ALİ ŞİR NEVAİ HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ
SANATÇILAR > SANATÇILAR
ALİ ŞİR NEVAİ: (15. YÜZYIL)
*Divan edebiyatı şairi, yazar, dilbilimci, ressam, devlet adamı.
*Anadolu dışında, Çağatay sahasında eser vermiştir.
*Büyük bir devlet adamı ve büyük bir edebiyatçıdır.
*Herat’ta doğmuştur.
*Orta Asya'da yetişmiş olmasına rağmen Osmanlı topraklarında ve bütün Türk yurtlarında da tanınmış ve sevilmiştir.
*Sultan Hüseyin Baykara’ya meşhur “Hilâliyye” kasidesini sunmuş ve onun hizmetine girmiştir.
*Alî Şîr Nevâî’ye “Mühürdarlık” görevi verilmiştir.
*Daha sonra vezirlik görevine tayin edildi.
*Valilik de yapan Nevai, valilik görevinden ayrıldıktan sonra bilim ve sanat konularında yoğunlaşmış, doğduğu şehir olan Herat'ta vefat etmiştir.
*Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazan Ali Şîr Nevâî, Arapçayı da çok iyi öğrenmişti.
*Meşhur ilim adamlarından Molla Cami, onun şiir arkadaşlarındandır.
*Ali Şîr Nevâî, Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevâî, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fanî mahlaslarını kullanmıştır.
*Muhakemetü’l-Lügateyn isimli eserinde Türkçe’yle Farsça’yı karşılaştırarak Türkçe’nin daha üstün bir dil olduğunu söyler.
*Muhakemetü'l-Lügateyn'in yazarı Ali Şir Nevai, aynı zamanda Türkçenin en büyük şairlerinden kabul edilir.
*Türk dil birliğini kurmaya çalışmış ve bu amaçla şiirler yazmıştır.
*Çağatay lehçesini kullanmıştır.
*İlk hamse (beş mesnevi) sahibidir.
*Düz yazıları da vardır.
*İlk biyografik eserimiz sayılan “Mecalisün Nefais”i yazmıştır.
*Mizanül Evzan adlı eseri Türkçenin musiki ve vezin kalıplarını içermektedir.
*Platonik ve romantik bir aşk anlayışı vardır.
*Lirik ve canlı bir anlatıma sahiptir.
*Şiirlerinde dini-tasavvufi temaları da olgun bir samimiyetle kullanır.
*Farsçanın resmi dil olarak hüküm sürdüğü, Fars edebiyatının Mevlânâ Câmî ile zirveye ulaştığı ve aydınların Farsça yazmayı meziyet saydıkları bir dönemde Nevâî’nin, Türkçenin birçok yönden Farsçadan üstün olduğunu savunması ve Türkçe ile de yüksek bir edebiyat meydana getirmenin mümkün olduğunu bizzat eserleriyle ispat etmesi, genç şairleri Türkçe yazmaya teşvik etmesi onun edebiyatımızdaki önemini belirtmeye yeterlidir.
*XV. yüzyılda yaşamış büyük Osmanlı Şairi Ahmet Paşa, XVI. Yüzyılda yaşamış ve Azeri lehçesiyle yazmış ünlü Fuzûlî, Ali Şîr Nevâî’den etkilenmişlerdir.
*Günümüzde yayınlanan bütün edebiyat tarihlerinde de Ali Şîr Nevâî, ilmi, irfanı, sanatı, Türkçülüğü ve olumlu tesirleriyle övülür.
*Türkçe divanlarının genel adı Hazâinü'l Maânî'dir.
ALİ ŞİR NEVAİ’NİN ESERLERİ:
Türkçe Divanlar:
Hazâinü’l-meânî, Bedâyiu’l-bidâye, Nevâdirü’n-nihâye, Garâibü’s-sıgar, Nevâdirü’ş-şebâb, Bedâyiu’l-vasat, Fevâidü’l-kiber
Farsça Divan: İçerisinde “Tuhfetü’l-efkâr”, “Nesîmü’l-huld”, “Aynü’l-hayât”, “Minhâcü’n-necât” ve “Kutü’l-kulûb” adlı kasideler yer alır.
Mesneviler:
Hayretü’l- Ebrâr, Leylâ vü Mecnûn, Sedd-i İskenderî, Ferhad ü Şîrin, Seb’â-yı Seyyâre, Lisânü’t-tayr
Tezkireler, Hal Tercümeleri, Hâtıralar:
Nesâimü'l-Mehabbe, Mecâlisü’n-nefâis, Hamsetü'l-Mütehayyirîn, Hâlât-ı Seyyid Hasan Erdeşîr Big, Hâlât-ı Pehlevân Muhammed
Dinî Eserleri:
Çihl Hadîs, Sirâcü’l-Müslimîn, Münâcât
Diğer Eserleri:
Muhâkemetü’l-lugateyn, Mîzânü’l-evzân, Mahbûbü’l-kulûb, Münşeât, Vakfiyye, Nazmü’l-cevâhir, Târîh-i Enbiyâ ve Hükemâ, Târîħ-i Mülûk-i Acem, Zübdetü’t-tevârîh, Risâle-i Muammâ, Sebatü Ebĥur, Nazm-ı Akāid, Tarihu'l-Enbiyâ, Târîħ-i Mülûk-i Acem
Mizanü’l Evzan:
*Aruz ölçüsü ile ilgili inceleme eseri olan bu eser, yüzyıllarca medreselerde okunmuştur.
*Nevai, aruz hakkında toplu bilgiler vermek üzere kaleme aldığı bu üç bölümlük küçük risâlede sırasıyla teknik bir mesele olarak zihaf, bahirler ve taktî‘ konuları üzerinde durur.
*Rubâî vezinlerinden sonra tuyuğ, koşuk, türkî, çenge, arazvârî, muhabbetnâme gibi millî şekilleri ele alması eserin en dikkate değer tarafıdır.
Mecalisü’n-nefâis:
*Çağatay Türkçesi ile Semerkant’ta Hüseyin Baykara adına yazılan Mecalisü’n-nefâis, Türk edebiyatında yazılan ilk tezkiredir.
*Bir mukaddime ve meclis adı verilen 8 bölümden oluşur.
*Câmî ve Devletşah’ın eserlerinin benzeridir.
*Tezkirede adı geçen şairlerin büyük bir kısmı şiirlerini Farsça kaleme almış olanlardır.
*Tezkirede şairler her mecliste kronolojik olarak sıralanmıştır.
I. Meclis, Nevâyî dogmadan önce yaşayan sairlere;
II. Meclis, Nevâyî’nin çocukluğunda ve gençliğinde tanıdığı; ölmüş olan şairlere;
III. Meclis, Nevâyî’nin çağdası olan şairlere;
IV. Meclis, Bilgin şairlere,
V. Meclis, Horasanlı şair mirzalara ve hükümdar ailesi şairlerine
VI. Meclis, Horasan dışında yaşayan bilim adamı ve şairlere,
VII. Meclis, Sultan ve şehzadelerden şair olanlara;
VIII. Meclis, Dönemin padişahı Sultan Hüseyin Baykara’ya tahsis edilmiştir.
*Alî Şîr Nevâyî, şairler hakkında bilgi verirken, önce şairin ismini verir.
*Daha sonrasında verilen bilgiler arasında belirli bir tertip ve düzen olmadığı görülmektedir.
*Şairin adından sonra lakabı, baba adı, doğum yeri, kimin öğrencisi olduğu sıra gözetilmeksizin belirtilir.
*Nevâyî, her şairin ekseriyetle bir, bazen de iki, en çok da dört beytini örnek verir.
*Şairler hakkında uzun uzadıya bilgi vermekten kaçınmıştır.
*Tezkirede kullanılan dil, yalın fakat estetiktir.
*Kendisinden sonra yazılacak olan tezkirelere birinci derecede modellik etmiştir.
Muhakemet'ül Lugateyn:
*Ali Şir Nevaî tarafından Çağatayca ile yazılmıştır.
*Nevâî’nin dil alanındaki millî şuurunu gösteren önemli bir eserdir.
*İki dilin yargılanması, karşılaştırılması, muhakeme edilmesi anlamına gelir.
*Nevaî, edebî dil olarak Çağatayca'nın Farsça'ya nazaran üstün olduğuna inanmış ve Muhakemet'ül Lugateyn'de de bu iddiasını savunmuştur.
*Pek çok şairin Farsça yazdığı bir devirde Nevâî Türkçe yazarak bu dilin ifade kuvvetini ve Farsça’ya göre üstünlüğünü eserinde ispat etmeye çalışmıştır.
*Farsça yazmaya özenen edebiyat heveslisi gençleri tenkit ederek onları uyarmak ister.
*Bugünkü yazımızla küçük boy bir kitabın 50 sayfasını ancak doldurur. Fakat hacim bakımından küçük olan bu kitap, muhtevasının değeri ile deryalar kadar büyüktür.
*Türkçenin hayvan isimleri ve fiil zenginliği yönünden Farsça'dan üstün olduğunu gösterir.
*Nevaî, eserinde birçok defa Türkçe kelime haznesinin Farsça'ya nazaran daha zengin, güzel ve esnek olduğunu düşündüğünü dile getirmektedir. Örnek olarak:
Birçok Çağatayca kelimenin üç, dört ya da daha fazla anlamı vardır, lâkin Nevaî'nin dediğine göre Farsça'da böyle bir esneklik yoktur.
*Muhakemet'ül Lugateyn etkili olmuş ve Ali Şir Nevaî'den sonra Çağatayca'ya rağbet artmış, özellikle şiir alanında büyük gelişme göstermiştir.