AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI-44
AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI-44
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ŞİİR:
GARİP ŞİİRİ DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR (1940-1960)
GARİP ŞİİRİ DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR (1940-1960)
*Garip Hareketi’nin etkisinin sürdüğü 1940 sonrası yıllarda bir grup sanatçı, Garip akımı şairlerinin şiiri bayağılaştırdığını düşünüyorlardı.
*Bu şairler, onlara benzemekten kaçınan ve her biri kendine özgü şiir tarzı oluşturan şairlerdir.
*Şiirdeki lirizmi kaybetmeden yeniliği sürdürmüşlerdir.
*Bu şairler “Garip, İkinci Yeni” gibi topluluklara katılmamış; görüş ve ideolojilerini şiirlerine temel yapmamışlardır.
* "Saf (öz) şiir, halk şiiri, toplumcu gerçekçi şiir" geleneklerinden yararlanmakla birlikte bu geleneklerden herhangi birine bağlanmamışlardır.
*Şiirlerinde, yeni bir dil, üslup ve bakış açısı aramışlardır.
*Toplumsal sorunlara yönelimin yanı sıra; değişik insanlık durumlarını konu alan, bireyci, içe dönük şiirlere de ağırlık vermişlerdir.
*Fazıl Hüsnü Dağlarca, duru bir Türkçeyle ve kendine özgü bir şiir diliyle insana ve yaşadığı topluma eğilmiştir.
*Behçet Necatigil, eski ve yeni sözcükleri şiirine ustaca yerleştirir. Evler, aile, çevre, aşk, bunalım, hastalık, yalnızlık ve ölüm temalarını işler.
*Atilla İlhan, eski şiirimizden de yararlanarak serüvenci bir ruhla yazar ve “Mavi Hareketi”nin öncülüğünü yapar.
*Cahit Külebi, temiz bir dille Anadolu’yu okuyucu ile buluşturur.
*Asaf Halet Çelebi, mistik bir yaklaşımla serbest şiirler yazar.
*Hilmi Yavuz, kendine özgü bir dille Doğu ve Batı’yı sentezlemeye çalışır.
*Garip Şiiri Dışında Yeniliği Sürdüren Şairler:
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Asaf Halet Çelebi, Maviciler (Attila İlhan, Ahmet Oktay, Ferit Edgü), Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Hilmi Yavuz, Sabahattin Kudret Aksal, Sedat Umran, İlhan Berk, İlhan Geçer, Necati Cumalı, Salah Birsel
----------------------------------------
MAVİCİLER (MAVİ AKIMI, MAVİ HAREKETİ):
*1952 yılında yayımlanmaya başlayan “Mavi” isimli derginin etrafında toplanan Teoman Civelek, Orhan Duru, Ferit Edgü, (sonradan) Atilla İlhan gibi sanatçıların oluşturduğu edebi topluluktur.
*Adını dergiden alan hareket, Maviciler olarak adlandırılmıştır.
*Garip akımına karşı olmaları ve yenilikçi şiiri savunmaları nedeniyle “Garip Dışında Yeniliği Sürdüren Şiir” akımına dâhil edilirler.
*Attila İlhan'ın "Sosyal Realizmin Münasebetleri yahut Başlangıç" adlı makalesiyle Garipçilere karşı çıkışlarını dile getirmişlerdir.
*Maviciler başlangıçta Anadolu'yu bütün yönleriyle edebiyata yansıtacakları iddiasıyla ortaya çıkmış; ulusal sanattan yana olmuş; halk şiirine yakın durmuşlardır.
*Attila İlhan'ın dergide yayımladığı bazı yazılardan sonra bu anlayıştan sapmışlardır.
*Mavi dergisi sonradan Özdemir Nutku’nun yönetimine geçer ve Atilla İlhan’ın savunduğu toplumsal gerçekçiliğin (sosyal realizm) sözcüsü olur.
*Dergi, Nisan 1956’da çıkan 36. sayıdan sonra (Son Mavi) kapatılır.
*Bu akımın şairleri, “şairane bir sanat” anlayışının temsilcisi olmuşlardır.
*Garip akımına tepki olarak ortaya çıkmışlardır.
*Bu topluluğun hedefinde Garip Akımı ve Orhan Veli vardır.
*Özellikle şiirin açık olması gerektiği anlayışı Maviciler tarafından tamamen reddedilmiştir.
*Anlam kapalılığının şiiri düzyazıdan ayıran önemli bir faktör olduğu görüşündedirler.
*Şiirin basit olamayacağını; zengin benzetmeli, içli, derin olması gerektiğini savunmuşlardır.
*İmgelerden yararlanmışlardır.
*Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendine özgü duyarlılık getirmişlerdir.
*Toplumcu gerçekçilerden farklı olarak bireyselliğin de şiire yansıtılması gerektiğini savunmuşlardır.
*Bireyin duygusal dünyasını yansıtırlar.
*İkinci Yeni'nin öncüleri olarak değerlendirilmişlerse de Atillâ İlhan buna karşı çıkmış ve İkinci Yeni'yi "yozlukla" itham etmiştir.
*Hisarcılarla sanat görüşleri sebebiyle polemiğe girmişlerdir.
*Atillâ İlhan, kendisine has bir imlâ tarzı geliştirmiştir. (Büyük harf kullanmaz ama özel isimleri ek almaları halinde (') ile ayırır.) Günlük dilde artık kullanılmayan çok eski kelimeleri, Fransızca veya Almanca kelimelerle beraber kullanır.
*Mavi Akımının Temsilcileri: ATTİLA İLHAN, FERİT EDGÜ, ORHAN DURU, ÖZDEMİR NUTKU, YILMAZ GRUDA, AHMET OKTAY, DEMİRTAŞ CEYHUN, DEMİR ÖZLÜ, TAHSİN YÜCEL
----------------------------------------
İKİNCİ YENİ ŞİİRİ (1950-1965)
“İKİNCİ YENİ” HAREKETİ VE İKİNCİ YENİ ŞİİRİNİN OLUŞUMU:
*İkinci Yeni, Türk şiirinde 1950'li yıllarda ortaya çıkmış bir şiir hareketidir.
*Garip akımının şiir anlayışına tepki olarak doğmuş ve büyük bir şair topluluğu tarafından benimsenmiştir.
*Hareketin kuramcısı ve isim babası “Pazar Postası” gazetesi yazı işleri müdürü Muzaffer (İlhan) Erdost’tur.
*Bu hareket, Garip şiirinden sonra gelen ikinci önemli yenilik gibi düşünüldüğü için 2. Yeni Şiiri olarak adlandırılmıştır.
*Önceleri birbirinden habersiz bir şekilde ve genellikle Garip şiirine bir tepki olarak yazan Ece Ayhan, İlhan Berk, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, Edip Cansever gibi isimler 1956'dan itibaren şiir ve yazılarını Pazar Postası'nda yayımlamaya başlamışlardır.
*Bu şairlerin eserlerinde görülen şiirsel değişim, belirginleşmiş ve bir hareket niteliği kazanmıştır.
*Muzaffer Erdost, Ağustos 1956'da Son Havadis gazetesinde yayımlanan “İkinci Yeni” başlıklı yazısında bu şairlerin bir hareket temsil ettiğini belirtmiştir.
*Şairlere daha sonra Ülkü Tamer, Tevfik Akdağ, Yılmaz Gruda, Kemal Özer, Özdemir İnce, Nihat Ziyalan, Âlim Atay, Seyfettin Başçılar, Ercüment Uçar gibi başka isimler de eklenmiştir.
*Türk şiirinin önemli kırılma noktalarından birini oluşturan İkinci Yeni şiiri, kendisine gelinceye değin var olan şiir algı ve anlayışlarını yerle bir etmiştir.
*Şairler, kapalı, anlaşılması güç, soyut ve çoğu zaman da akıl dışı bir söyleyişi tercih etmişlerdir.
*İkinci Yeni'nin doğuşunda dünyadaki mevcut şiir anlayışının da büyük etkisi olmuştur.
*İkinci Yeni temsilcileri Dadaizm ve Letrizm (harfçilik) gibi akımların dünyadaki yansımalarından etkilenmişlerdir.
*Varoluşçuluk düşüncesinin, Fransız gerçeküstücülerinin, gizemci ya da biçimci şairlerin Türkiye'de tanınmasına paralel olarak İkinci Yeni şiir anlayışı şekillenir.
*Hareketin bir bildirgesi yoktur.
*İlkeleri, sonradan şiirler yayımlandıkça ve şiir üzerine yazılar, makaleler yayımlandıkça belirmeye başlamıştır.
*Cemal Süreya'nın “Üvercinka” adlı şiir kitabı, İkinci Yeni'nin doğuşunu sağlayan eserlerdendir.
*Yeni tarzdaki şiir, 1954'ten itibaren “Yedi Tepe, Pazar Postası, Salkım, Kimsecik ve Köprü” gibi dergilerde, 1960'tan sonra da Yeni Dergi ve Papirüs'te kendini göstermiştir.
*İkinci Yeni, birçok edebiyat eleştirmeni tarafından "Çağdaş Türk Şiirinin en son ve en özgün atılımı" olarak kabul görülürken bazıları için de edebiyatta bir skandal olarak değerlendirilmiştir.
*Sanat ve dil anlayışlarındaki alışılmışın dışındaki tutumları nedeniyle şiirlerine; "Soyut Şiir", "Anlamsız Şiir", "Kapalı Şiir" gibi isimler verilmiştir.
*Bireyci, toplumdan ve insandan uzak, içe kapalı bir şiir olduğu eleştirisi, bu şiirle ilgili eleştirilerin başında gelir.
*İkinci Yenicilerin, halk kültüründen uzaklaştıkları görülür.
*Onlara göre, “folklor” şiire düşmandır.
*İkinci Yeniciler, daha çok aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap etmiştir.
*Siyaset dışı kalmaya özen göstermişlerdir.
*II. Yeni, Türk şiirine yeni boyutlar getirmiştir.
*İkinci Yeni şairlerinin ortak özellikleri; dilin alışılmış kalıplarını yıkmak, sözdizimini zorlamak, değiştirmek ya da bozmak olmuştur.
*Yön dergisinde Nazım Hikmet’in şiirlerinin çıkması; 1936’dan beri basımı yasaklanan kitaplarının yayımlanmaya başlaması; edebiyatta toplum sorunlarının ön plana geçmesi ve toplumcu şiirin yeniden gündeme gelmesi ile bu hareketin sonu gelmiştir.
*Kendinden sonraki kuşakları imge anlayışı ve anlam bakımından etkilemiş bir harekettir.
*İkinci yeni anlayışıyla yazan sanatçılar:
ECE AYHAN, İLHAN BERK, TURGUT UYAR, SEZAİ KARAKOÇ, CEMAL SÜREYA, EDİP CANSEVER, ÜLKÜ TAMER, TEVFİK AKDAĞ, YILMAZ GRUDA, KEMAL ÖZER, ÖZDEMİR İNCE, NİHAT ZİYALAN, ALİM ATAY, SEYFETTİN BAŞÇILAR, ERCÜMENT UÇARI, METİN ELOĞLU, TURGAY GÖNENÇ, AHMET OKTAY, ERGİN GÜNCE, OKTAY RİFAT
----------------------------------------
Dadaizm: Dil ve estetik kurallarını tanımayan, anlatımda başıboş bir yöntem benimseyen, kapalılığı amaçlayan sanat akımı.
Harfçilik (Letrizm): Harflerin temel alınması yoluyla farklı tarzda bir şiir yazılmasını amaçlayan akım.
Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm): İnsanın kendi değerlerini kendinin oluşturabileceğini; geleceğini yine kendisinin kurabileceğini savunan akım.
Gerçeküstücülük (Sürrealizm): Aklın, geleneklerin, alışkanlıkların denetiminden uzak, bilinçaltı gerçeklerini yansıtan yani bilinen gerçekle bağını kesip kendince bir gerçek oluşturmak amacını güden akım.
Gizemcilik (Mistisizm): Gerçekliğin kesin bilgisinin duyular ve akıl yoluyla değil, sezgiyle ve ruhsal güçle elde edilebileceğini, hayatın ve dünyanın dile getirilemez, çözümsüz ve anlaşılmaz olduğunu, insanın mistik tecrübeyle sonlu dünyanın ötesine ulaşabileceğini öne süren öğreti.
Biçimcilik (Formalizm): 1915-1930 yılları arasında, Rusya'da ortaya çıkan ve edebiyat yapıtlarını kendi başına bir dizge olarak alıp öğeleri arasındaki bağlantılara göre inceleyen, bugünkü yapısalcılık akımının gelişmesinde de etkileri bulunan, bir dilbilim ve eleştiri akımı.
----------------------------------------
İKİNCİ YENİ ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
*Okuyucunun hayal dünyasında farklı çağrışımlar meydana getirebilmek için, dilin bilinen mantığının ve Türkçe'nin kurallarının dışına çıkma, İkinci Yeni şairlerinin en belirgin özelliğidir.
*Şiirler, “şiir için şiir” anlayışıyla yazılmıştır.
*İkinci Yenicilerin dili, Garipçilerin günlük konuşma diline dayalı şiir diline tepkinin ifadesidir.
*Şiir dili, konuşma dilinden uzak ve özgün olmalı; mantık dokusundan arındırılmalıdır.
*Yeni bir kelime anlayışı getirilmiş; "yaşlı sevinç", "tren dolu kadınlar" gibi alışılmadık kelime grupları; türetilmiş suni kelimeler; şaşırtıcı isim ve sıfat tamlamaları kullanılmıştır.
*Alışılmış deyimler farklı kılınmıştır.
*Şairlerin kelimelerle çok oynaması, cümle yapısındaki bozmalar, mantık dışı söyleyişler ve soyutlamalar bazan aşırıya giderek ortaya "anlamsız şiir" denebilecek örnekler çıkar.
*Noktalama işaretlerini reddetmişlerdir.
*Bu şiir dilinin benimsenmesinde gerçeküstücülük anlayışının da etkisi vardır.
(Gerçeküstücülük, ahlaki baskıyı hiçe sayan, içinde kural geçen bütün anlayışları reddeden bir düşünce akımıdır.)
*İkinci Yeni şiiri, şiirde “anlam”ı temel öğe olarak değerlendirmez. Anlam gerekli değildir.
*Söylenmek istenen şey, soyut bir dille anlatılmaya çalışılmıştır.
*Anlamı tamamlanmayan cümleler kullanılmıştır.
*İmgeye kapılar sonuna kadar açılmıştır.
*Sözcüklerin çağrışımlarla derinleşen ve çoğalan değerine önem verilmiştir.
*Çağrışımlarla dolu estetik bir şiir dünyası vardır.
*Hayal gücü ve duyguya ağırlık verilir.
*Edebi sanatlara özgürlük tanımışlardır.
*Amaç, verilmek istenilen duyguyu anlatmaktan ziyade hissettirmektir.
*Şehirli insanın iç dünyası, şiirin başlıca konusu haline getirilmiştir.
*Bireyin yalnızlığı, sıkıntıları, çevreye uyumsuzlukları sıklıkla işlenir.
*Kentli küçük insan tipinin çizilmesine ve bu tipin idolleşmesine son verilir.
* “Boşluk duygusu, sıkıntı, yalnızlık, yabancılık, yenilmişlik, içe kapanma, bunalım, bezginlik, şüphe, tiksinme” İkinci Yeni şiirinde en çok öne çıkan temalardır.
*Toplumsal sorunlara ve onların çözümüne hiç değinilmemiştir.
*II. Yeni’ye göre şiir öteki edebi türlerden kesin çizgilerle ayrılmalıdır. Bu yüzden konu ve olay şiirden atılmıştır.
*Şiirde ahenk; ölçü ve uyakla değil, musiki ve anlatım zenginliği ile sağlanır.
*Halk şiiri geleneğinden uzaklaşılarak, folklor öğelerinin şiirde kullanılmasına karşı çıkılmıştır.
*Erdem, ahlak gibi konuların şiirin dışında tutulması gerektiği savunulmuştur.
*Şiir, akıldan ve anlamdan uzaklaşmıştır.
*Garipçilerle ortak yönleri:
-Uyaktan ölçüden uzak durulmuş, serbest şiirler yazılmıştır.
-Sürrealizm (gerçeküstücülük) ve dadaizmden etkilenmişlerdir.
-Politika ve ideoloji ile ilgili unsurlara yer vermemişlerdir.
İKİNCİ YENİ ŞİİR ANLAYIŞINI KARŞILAYAN KAVRAMLAR:
Gelenekten kopukluk, biçimcilik (formalizm), günlük konuşma dilinden uzaklık, gramerde deformasyon (değiştirim), duyuları ve algıları karıştırma (karıştırım), özgür çağrışım, soyutlama, anlamsızlık, imgeleme, akıl dışılık, kapalılık, okurdan uzaklık, halka sırt çevirme, çevreden ayrılma ve kaçış…
İKİNCİ YENİ ANLAYIŞIYLA YAZAN SANATÇILARDAN AYRINTILAR:
*Cemal Süreya, zarif ve parıltılı şiirinin yanı sıra yazıları ve değerlendirmeleriyle bu şiirin niteliğini en iyi ortaya koyan isimdir. İlk şiirlerinde biçim kaygısı ağır basar. Eski şiirle bağını sesten çok imge yoluyla kurar ve çağrışımlardan yararlanır. Şiiri ince buluşların, duygulanımların, yaşanan gerçekliğin kendine özgü bir söyleyişin toplamıdır.
*Şiire daha önce başlamış olmakla birlikte bir öncü olarak bu hareketi başlatan İlhan Berk, anlamsız şiire yaklaşan şiirleriyle bir farklılık gösterir. 1940’ların başından günümüze her şiir akımının, her şiir hareketinin içinde yer almasına rağmen kendi çizgisini hep korumuştur.
*Edip Cansever, şiirinde anlatılmayan, anlatılamadan kalan şeyleri bulup çıkarmaya çalışmıştır. Çağdaş insanın yabancılaşmasını düşünce yanı ağır basan bir anlayışla işlemiştir. Divan şiirinden etkiler taşıyan şiirini resim sanatıyla özdeşleştirerek zenginleştirmiştir. Yaşama tedirginliğinin getirdiği bilinçaltı birikimlerini başarıyla ifade eder. Uzun soluklu şiir serüveninde insanın sıkıntılarını, bunalımlarını gelecekten duyduğu endişeleri büyük bir incelikle dile getirdiği şiirlerinde mitolojiye de yer verdi. En çok da insanın yalnızlığını anlatmıştır.
*Ece Ayhan, İkinci Yeni şiirinde dilin aşırı uçlarında dolaşmış; kendine özgü yeni bir dil kurmaya çalışmıştır. Şiiri, okuyucuyu şaşırtma ve sarsma anlayışı üzerine kuruludur. Asım Bezirci, Ece Ayhan’ı İkinci Yeni’nin en özgün şairi olarak görür. Sürrealist teknikleri şiire en ciddi biçimde uygulayan şairdir.
*Son şiirlerinde Behçet Necatigil gibi Divan şiiri geleneklerinden de yararlanan Turgut Uyar ise bu dönem şiirlerinde daha çok toplum ve törelerle çatışarak yenilgiye uğrayan insanın acılarını nispeten açık bir dille anlatır.
*Sezai Karakoç, II. Yeninin güçlü ve etkili şairleri arasındadır. Dünya görüşü bakımından diğer şairlerden farklı olan Karakoç, İslâmî düşünceyi gerçeküstücülükle kaynaştıran, çarpıcı benzetme ve imajlarla yüklü kapalı bir şiir oluşturmuş ve din duygusunu taze bir ilhamla yeniden dirilterek birçok genç şairi etkilemiştir. Sezai Karakoç şiirinin sağlam bir metafizik zemini vardır. O, şiir dilindeki semboller aracılığıyla geleneği güne ve geleceğe taşır. Şiiri aşk, hürriyet ve yaşam olgularını anlatmaya çalışır.
*1950'li yılların sonlarında Hilmi Yavuz ve Özdemir İnce, 1960'lı yıllarda da Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Süreyya Berfe ve Refik Durbaş gibi şairler genel olarak II. Yeninin etkisinde veya izinde kendilerine özgü bir şiiri geliştirirler. Bu isimler 1980'li ve 1990'lı yılların da önde gelen şairleri arasındadır.
AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI: