AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI-11
AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI-11
HALK EDEBİYATI:
*Edebiyat, İslamiyet’ten önceki sözlü kültürün devamı olan Halk edebiyatı ve İslam düşüncesiyle yoğrulmuş, İslam’ın daha çok etkisinde kalan Divan edebiyatıyla birlikte gelişmeye devam etmiştir.
*İslamiyet’ten önceki “Sözlü Edebiyat Dönemi”, İslam kültürünün etkisiyle içeriğinde küçük değişimlere uğrayarak 13. yüzyıldan itibaren “Halk Edebiyatı” adıyla gelişimini sürdürür.
*İslamiyet’ten önceki edebiyatımızın İslam uygarlığı altındaki yeni şeklidir.
*Gerek tarikatlar biçiminde örgütlenen tasavvufun gerekse içinde tasavvufu da barındıran Ahilik teşkilatının Anadolu'da Oğuz Türkçesiyle oluşturulan edebî metinlerde çok önemli yansımaları olmuştur.
HALK EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ:
*Halkın ortaya çıkardığı -genelde- sözlü eserlerden oluşur. Sözlü edebiyatın uzantısıdır.
*Kullanılan dil, halkın kullandığı, konuştuğu, yalın bir dildir.
*Divan edebiyatında olduğu gibi şiir yine egemen türdür. Nesir ikinci planda kalmıştır.
*Şiirler genelde, “saz şairi” ya da “âşık” denen şairlerce, “bağlama” adı verilen bir saz eşliğinde ve belli bir ezgi ile söylenir.
*Biçimden çok konuya ağırlık verilmiştir.
*Aşk, tabiat, ayrılık, hasret, ölüm, yiğitlik, toplum, din, zamandan şikâyet sık sık işlenen konulardır.
*Şiirlerin özel bir başlığı yoktur.
*Aruzla şiir yazanlar olmakla birlikte asıl ölçü “hece ölçüsü”dür. (genellikle 7’li, 8’li ve 11’li).
*Nazım birimi dörtlüktür. Genellikle yarım kafiye kullanılmıştır.
*Az da olsa benzetmelerden ve mazmunlardan faydalanılmıştır.
(Boy serviye, yüz aya, kaş kaleme, diş inciye, yanak güle benzetilir.)
*Halk şairleri, şiirlerini “Cönk” ismi verilen kitaplarda toplamışlardır.
*Masalları, atasözlerini, halk öykülerini, tekerlemeyi, bilmeceyi ve halk tiyatrosunu (meddah, orta oyunu, karagöz) halk edebiyatının düz yazı türleri şeklinde düşünebiliriz.
*Cönk: Türk Halk edebiyatında saz şairlerinin, kendilerinin veya başkalarının şiirlerini derledikleri, alttan yukarıya uzunlamasına açılan, çoğunlukla deri kaplı defter.
*Şairname: Bir şairin çağdaşı veya kendisinden önce yaşamış olan şairleri anlatan şiirleri.
*Halk edebiyatı, ortaya konan ürünlerin gösterdiği biçim ve içerik özelliklerine göre üç bölüme ayrılır:
a) ANONİM HALK EDEBİYATI
(Türkü, Mani, Ninni, Ağıt)
b) ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ / SAZ ŞİİRİ
(Semai, Varsağı, Destan, Koşma, Güzelleme, Koçaklama, Taşlama, Ağıt)
c) DİNÎ TASAVVUFÎ TÜRK ŞİİRİ / TEKKE (TASAVVUF) EDEBİYATI
(İlahi, Nefes, Şathiye, Nutuk, Deme, Devriye, Methiye)
-----------------------------------------
a) ANONİM (ORTAK) HALK EDEBİYATI / HALK ŞİİRİ:
*Halkın ortak malı olan ve söyleyeni belli olmayan ürünlerden oluşan bir edebiyattır.
*Somut ve gerçeklerle iç içe bir edebiyattır.
*”Masal, Fıkra, Efsane, Halk hikâyeleri”
“Türkü, Mani, Ninni, Ağıt, Tekerleme”
“Bilmece, Atasözü, Deyim, Alkış, Kargış”
“Kukla, Karagöz, Orta Oyunu, Meddah” bu dönemin başlıca ürünleridir.
*Halkın konuştuğu yalın ve akıcı bir dil kullanılmıştır.
*Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür.
*Şiirler; hece ölçüsüyle, genellikle yarım ve cinaslı uyak kullanılarak söylenmiştir.
*Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ayrılık acısı, özlem, yiğitlik, toplumsal aksaklıklar gibi konular işlenir.
-----------------------------------------
ANONİM (ORTAK) HALK EDEBİYATI ÜRÜNLERİ:
MANİ:
*Divan edebiyatındaki “tuyuğ”un karşılığı sayılabilir.
*Belli bir ezgi ile söylenir.
*Konu sınırı yoktur.
*Hecenin 7’li kalıbı (4+3) ile söylenir.
*Genel olarak 4 mısradan oluşur. Birinci ve ikinci mısralar çoğu zaman üçüncü ve dördüncü mısraların kafiyesini, ahengini hazırlamak için söylenmiş doldurma mısralardır.
*Temel duygu ve düşünce son iki dizede ortaya çıkar.
*Asıl söylenmek istenen son iki mısrada söylenir.
*Kafiye düzeni: a-a-x-a şeklindedir.
Mani Çeşitleri:
-Düz (Tam) Mani: Yedişer heceli dört dizeden oluşur.
-Kesik Mani: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan manilerdir. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Cinaslı mani de denir.
*Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk dizeleri "adam aman" ünlemi ile doldurulan manilerse bunlara İstanbul manileri denir.
-Ayaklı Mani: Kesik manilerin birinci dizesinin doldurularak söylenen şeklidir. Doldurmalı kesik mani de denir.
Ah o beni o beni
Kakül örtmüş o beni
Ben yarimi unutmam
Unutsa da o beni
-Yedekli (Artık) Mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. (6 mısra olur.) Yedekli maniye artık mani de denir.
-Deyiş (Karşılıklı Mani): İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir.
-----------------------------------------
TÜRKÜ:
*Kendine özgü ezgi ile söylenen bir nazım biçimidir.
*Divan edebiyatındaki “şarkı”nın karşılığı sayılabilir. Şekil özellikleri bakımından koşmaya benzer. Maniye benzeyen türküler de vardır.
*Hecenin 7’li, 8’li ve daha çok da 11’li kalıbıyla söylenir.
*Türkülerin kafiye örgüsü genelde şöyledir:
“aaab cccb dddb”, “aaabb cccbb dddbb” veya “aaabcc dddbcc eeebcc”.
*İki bölümden oluşur. Birinci bölüm türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölümdür. Buna bent denir.
*İkinci bölüm ise her bendin sonunda tekrarlanan nakarat bölümleridir. Bunlara da kavuştak (bağlama) denir.
*Bentler ve kavuştaklar kendi aralarında kafiyelidir.
*Genelde aşk, tabiat, ayrılık, gurbet, hasret, sevgi ve güzellik gibi konular işlenmiştir.
-----------------------------------------
NİNNİ:
*Çocuğun uyumasının sağlanması ya da ağlamasının durması için, sade bir dille ve hece ölçüsüne göre (7’li, 8‘li) ezgili olarak söylenen şiirlerdir.
*Dörtlüklerden ve nakarat bölümlerinden oluşur.
*Özel bir ezgi ile söylenir.
*Ninni, Divan ü Lügati't Türk'de "balubalu" diye adlandırılır.
-----------------------------------------
AĞIT:
*Ağıt, genellikle bir ölümün ya da üzüntü veren bir olayın ardından söylenen halk türküsüdür.
*Doğal afetler, ölüm, hastalık gibi çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili sözlerdir.
*Genellikle “uzun hava”, “kırık hava” denilen ezgilerle söylenir.
*Ağıt söylemeye “ağıt yakma”, ağıt söyleyenlere ise “ağıtçı” denilmektedir.
*Ağıtın İslamiyet öncesi edebiyattaki adı “sagu”, Divan edebiyatındaki adı ise “mersiye”dir.
*Ölçü ve uyak düzeni genellikle türkülerle aynıdır.
*Türkçede 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir.
--------------------------------------------------------------------------
b) ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ / ÂŞIK EDEBİYATI / SAZ ŞİİRİ:
*Halkın “âşık” (eskiden>ozan) dediği saz şairleri tarafından oluşturulmuştur.
*Âşıklar, saz şairliğini usta âşıkların yanında öğrenir, sonra onlardan mahlâs alarak diyar diyar gezmeye, ellerinde saz şiirler söylemeye başlarlar.
*Çoğunlukla doğaçlama söylenen bu şiirlere, "cura, çöğür, bozuk, divan sazı, meydan sazı" adlarıyla da anılan "bağlama" eşlik eder.
*Âşık Edebiyatı, somut bir edebiyattır.
*Âşık edebiyatı ürünlerinin en belirgin özelliği söyleyeninin belli oluşudur.
*"Tapşırma" denilen son dörtlük ya da bentte, söyleyenin adı veya mahlası yer alır.
*Genellikle okuma yazma bilmeyen âşıklar usta-çırak ilişkisiyle yetişmişlerdir.
*Âşıklar köylerde (meydan şairleri), şehirlerde veya asker ocaklarında yetişmişlerdir.
*Asker ocaklarında veya şehirlerde yetişen âşıklar (kalem şuarası / kalem şairleri) medreselerde okuduklarından dolayı Divan edebiyatından etkilenmişlerdir.
*”Aşk, gurbet, sıla (memleket), ayrılık, ölüm, toplumsal olaylar, doğa güzellikleri, kahramanlıklar” işlenen başlıca konulardır.
*Âşık edebiyatı dini etki taşımadan oluşmuş, din dışı bir edebiyattır.
*Şiirler dörtlüklerle, hece ölçüsüyle ve daha çok yarım uyaklı olarak söylenmiştir.
*Kalıplaşmış benzetmeler (yeşilbaşlı ördek, inci diş, elma yanak, badem göz, kiraz dudak, keman kaş, sırma saç, servi boy) kullanılmıştır.
*Göz kafiyesi anlayışı yerine, kulak kafiyesine ağırlık verilmiştir.
*Âşık edebiyatı geleneğinde âşık kahvelerinin önemli bir yeri vardır.
*Âşık Edebiyatı'nın yüzyıllara göre en önemli temsilcileri şunlardır:
16. yüzyıl: Köroğlu, Kul Mehmet, Öksüz Dede, Hayali, Âşık Garip, Âşık Kerem
17. yüzyıl: Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Âşık Ömer, Kuloğlu, Kâtibi, Ercişli Emrah
18. yüzyıl: Gevheri, Levni
19. yüzyıl: Dertli, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Seyrani, Ruhsati, Âşık Şenlik, Kağızmanlı Hıfzi, Bayburtlu Celali, Sümmani
20. yüzyıl: Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet, Âşık Murat Çobanoğlu, Âşık Reyhanî, Âşık Şeref Taşlıova, Aşık Mahzuni Şerif, Abdurrahim Karakoç
Köy şairleri:
Pir Sultan Abdal, Kağızmanlı Hıfzı, Âşık Veysel, Sümmanî
Konargöçer şairler:
Karacaoğlan, Dadaloğlu
Kasaba ve şehir âşıkları (Kalem şuarası):
Bayburtlu Zihnî, Erzurumlu Emrah, Âşık Ömer, Gevheri, Seyrani, Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Dertli
Asker (yeniçeri) şairler:
Kayıkçı Kul Mustafa, Köroğlu, Öksüz Dede, Âşık Ömer, Kâtibi, Kuloğlu, Gevheri
Divan edebiyatından etkilenmeyen saz şairleri:
Köroğlu, Öksüz Dede, Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Dadaloğlu, Âşık Şenlik, Pir Sultan Abdal
Tasavvuftan etkilenmeyen saz şairleri:
Karacaoğlan, Köroğlu, Kâtibi, Dadaloğlu, Bayburtlu Zihni
Sadece hece ile yazan saz şairleri:
Köroğlu, Karacaoğlan, Kayıkçı Kul Mustafa, Dadaloğlu, Âşık Şenlik, Pir Sultan Abdal
Badeli Şairler:
Ercişli Emrah, Dertli, Sümmani, Âşık Şenlik, Murat Çobanoğlu, Bayburtlu Celali, Âşık Reyhani
Tarikat kurucusu sanatçılar:
Hoca Ahmet Yesevi: Yesevilik
Hacı Bektaşı Veli: Bektaşilik
Eşrefoğlu Rumi: Kadiri / Eşrefiye Kolu
Aziz Mahmut Hüdayi: Celvetiye
Niyaz-i Mısri: Halveti / Niyazziye / Mısriyye Kolu
-----------------------------------------
ÂŞIK TARZI HALK ŞİİRİ / ÂŞIK EDEBİYATI / SAZ ŞİİRİ ÜRÜNLERİ:
KOŞMA:
*Sevgi, doğa, türlü acılar, insanlık sevgisi ve yiğitlik gibi lirik temalar işlenir.
*11’li hece ölçüsüyle söylenir.(6+5 ve 4+4+3).
*Nazım birimi dörtlüktür. (3–5 dörtlük)
*Kafiye düzeni abab, cccb, dddb ya da abcb, dddb, eeeb şeklindedir...
*Genelde yarım kafiye kullanılır.
*Koşmalar saz eşliğinde kendine özgü bir ezgiyle okunur.
*Eski Türk edebiyatındaki adı “koşuk”; divan edebiyatındaki karşılığı ise “gazel”dir.
*Ozan koşmanın son dörtlüğünde mahlasını ya da “tapşırma”sını söyler.
*Konularına Göre Koşma Türleri:
>Güzelleme: Aşk, hasret, ayrılık, doğa sevgisi gibi lirik konuları işleyen koşma türüdür.
(Karacaoğlan)
>Taşlama: Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Divan edebiyatındaki karşılığı “hicviye”dir. Bu tür şiirlerin günümüz edebiyatındaki karşılığı yergi, batı edebiyatındaki karşılığı satirdir.
(Seyrani)
>Koçaklama: Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve dövüşleri anlatan şiirlerdir.
(Köroğlu, Dadaloğlu, Kayıkçı Kul Mustafa)
>Ağıt: Bir kişinin ölümünden duyulan acı ifade edilir. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında karşılığı “sagu”, divan edebiyatında ise “mersiye”dir.
-----------------------------------------
SEMAİ:
*Hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenir.
*Nazım birimi dörtlüktür.
*En az 3, en fazla 5-6 dörtlükten oluşur.
*Koşma gibi kafiyelenir. Kafiye düzeni abab, cccb, dddb şeklindedir. İlk dörtlüğü aaab - abab – aaba - abcb şekillerinde olabilir.
*Kendine özgü bir ezgisi vardır.
*Semaide genellikle doğa, sevgi, güzellik, gurbet, ayrılık gibi duygusal ve lirik konular işlenir.
*Koşmaya göre daha canlı ve kıvrak bir üslubu vardır.
*Koşmadan ayrılan yönleri; bestesi ve ölçüsüdür.
*Karacaoğlan ve Erzurumlu Emrah semai türünün önemli temsilcileridir.
-----------------------------------------
VARSAĞI:
*İlk olarak Toros’larda yaşayan Varsak boyu ozanları tarafından kullanılmıştır.
*Kendine özgü bir bestesi vardır.
*Müziğinde ve sözlerinde meydan okuyan, yiğitçe, erkekçe bir hava duyulur.
*Hece ölçüsünün 8’li kalıbı kullanılır.
*Diğer nazım şekillerinden farkı bre, behey, hey gibi ünlemlere yer verilmesidir.
*Varsağı, ölçü ve şekil bakımından semaiye benzer. (En az 3, en fazla 5-6 dörtlükten oluşur.)
*Halk edebiyatında en çok varsağı söylemiş şair Karacaoğlan’dır.
*Bu türün en ünlü sanatçısı Dadaloğlu'dur.
-----------------------------------------
DESTAN:
*Milletlerin tarihine ait kahramanlıkları konu edinen halkın ortak malı olan destanlarla karıştırılmamalıdır.
*Söyleyeni bellidir.
*Yiğitlik, savaş, deprem, yangın gibi toplumsal açıdan önemli konuların işlendiği bir türdür.
*En uzun nazım biçimidir.
*Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısında sınır yoktur.
*Genellikle 11’li hece ölçüsü ile yazılır. (8’li olanları ve mani kalıbıyla söylenenleri de vardır.)
*Kafiye örgüsü koşma ile aynıdır. (abab, cccb, dddb ya da abcb, dddb, eeeb) Koşmadan farkı uzun olmasıdır.
*Son dörtlükte şairin mahlası geçer.
*Kayıkçı Kul Mustafa’nın “Genç Osman Destanı” bu türün en güzel örneklerindendir.
-----------------------------------------
*Aruzla Yazılan Halk Şiiri Nazım Biçimler:
Divan, Semai, Kalenderi, Selis, Satranç, Vezn-i Aher
AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI: