POSTMODERNİZM NEDİR ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
SINIFLAR > LİSE 3 > LİSE-3 / 1. ÜNİTE: GİRİŞ
POSTMODERNİZM:
*Postmodernizm, modernizmin bir uzantısı olarak 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır.
*Ünlü İngiliz tarihçisi Arnold Joseph Toynbee, 1939 da yazdığı "Bir Tarih İncelemesi" adlı kitabının 5. cildinde, "Modern dönem Birinci Dünya Savaşı ile son bulmuştur. Bundan sonraki dönem post-modern dönemdir ve iki dünya savaşı arası u dönemin başlangıcı olmuştur" der.
*İşte postmodern ve postmodernizm terimleri Toynbee sayesinde literatüre girmiştir.
*Postmodernizmin ilk somut adımları için 1960’larda New York’lu sanatçıları ve eleştirmenleri gösterebiliriz.
*1970’lerde Avrupa’ya taşınıp orada geliştirilmiştir.
*Postmodernizm, “modernizmden sonra gelen, modern sonrası” anlamına gelir.
*Postmodernizm, modernizmin “sorgulanmadan, herkes tarafından kabul edilmesi gereken evrensel değerler olduğu” görüşünü reddederek ortaya çıkar.
*Postmodernizm, modernizm zemininde doğduğu gibi, yine modernizmle iç içe bir vaziyette varlığını sürdürmüş ve sürdürmektedir.
*Postmodernizmin bir bildirisi, programı yoktur.
*Postmodernizm; "modernliğin parametrelerine karşı çıkan ve onları sorgulayan; buna karşılık, belirsizliğe, parçalılığa, farklılığa, etnikliğe, alt kültürlere, kültürel çoğulculuğa, bilgiye yönelik çoğulcu bakış açısına, yerel bilgiye, yerelliğe, özgünlük ve özgürlüklere ayrıcalık tanıyan bir hareket”tir.
*Sanat/edebiyat, yeniden hayal, rüya, sır, metafizik, şuuraltı gibi pozitivizmin yasakladığı alanlara yönelmiştir.
*Tarih, edebiyatın malzemesi olarak görülüp yeniden üretilmeye çalışılır.
*Postmodernizm; rasyonalizm, pozitivizm, liberalizm, kapitalizm, Marksizm vb. bütün ideoloji ve felsefelere karşıdır.
*Postmodern insan:
-Rahat ve esnektir.
-Duygu ve hislerine yöneliktir.
-'Kendin ol' tutumuna sahiptir.
-Aktif bir insandır, kendi kişisel yolunu izler.
-Gerçek iddiası'nda bulunmaz.
-Sürekli olan yerine, geçici olanı tercih eder.
-Yaşa ve “izin ver yaşayalım” tavrındadır.
-Gelenek ve eskiyle barışıktır.
-Egzotik, kutsal ve nadir olana olumlu bakar.
-Genel ve evrensel olan yerine yerele yöneliktir ve kendi yaşamıyla ilgilidir.
-Evlilik, aile, kilise ve ulus gibi eski sadakat ve modern bağlılıklar yerine kendi ihtiyaçlarına yöneliktir.
-Modernistlerin tanımladıkları gibi evrensel, genel geçer niteliklere (akıl, duyu) sahip bir varlık değildir.
*Bazı düşünürler postmodernizmi, modernitenin kendi içindeki özel bir evre ya da dönem olarak değerlendirmektedirler.
Alain Robbe Grillet: “Dünya, ne anlamlıdır ne de anlamsız, vardır o kadar.”
Alex CALLİNİCOS: "Postmodern söylemin 1950'lerde ya da 60'larda değil, son 10 yıl içinde ortaya çıkışı oldukça anlamlıdır. 2. Dünya savaşı sonrasında kapitalist ekonomilerde görülen büyümenin ve bunun yarattığı refah toplumlarının daha sonra krize girmesi aydınlanmış bir teknokrasiye duyulan inancı zayıflatmış, ama bu zayıflatmaya eşlik eden düzen karşıtı mücadelenin yenilgiyle sonuçlanması devrimci umutları da söndürmüştür. İşte bu süreçte radikalleşen umutlarını gerçekleştiremeyen entellektüeller varolan düzenin rasyonalitesinden ve adaletinden kuşkulanmaya devam etseler bile uygulanabilir bir alternatife olan inançlarını yitirmişlerdir. Düş kırıklığına uğrayan bu entellektüeller, tüm orta sınıfta olduğu gibi, kendilerine sunulan toplumsal hiyerarşi içinde yukarı tırmanma ve tüketim olanaklarını reddetmemeleri, radikalliklerinin törpülenmesi sonucunu doğurdu. İşte postmodern söylemin bu entellektüellerin ürünü olarak görülmesi gerekir."
POSTMODERNİZMİN ÖZELLİKLERİ:
*Postmodern yazın, modern anlayıştan farklı olarak öz ve biçimde yeni bir yaklaşımı beraberinde getirmiştir.
*Tür ayrımı ortadan kalkmıştır.
*Yazarlar, anlamsız yaşama anlam katılamayacağına inandıklarından, eserlerde estetik bütünlüğü kaldırmak için çeşitli türlerde metin parçalarını bir araya getirirler.
*Bir romanda hem şiir hem günlük hem makale hem masal gibi türler kullanılır veya ansiklopedi maddesi, reklam yazısı gibi parçalar alıntılanır.
*Böylelikle türler iç içe geçer, geleneksel roman estetiğinden uzaklaşılır, yapıt artık roman değil, tanımlanamaz bir “anlatı” veya “metin” olur.
*Postmodernist anlatılarda amaç; olayı anlatmak değil, olayın oluşturduğu izlenimleri, duyguları anlatmaktır.
*Yazar-metin-kahraman üçlüsünün yerine “okur” önemlidir.
*Metinler, okurun yapıcı olmasını gerektiren bir okuma gerektirir.
*“Anlamı üreten okurdur.” anlayışıyla hareket edilir. Bu nedenle metin anlamca tamamlanmaz, her okurun yorumlamasına açık bırakılır.
*Postmodern metnin tek/doğru ve mutlak bir yorumu yoktur, okur sayısı kadar yorumu vardır.
*Metin, birden fazla sonla bitirilebilir.
*Tek bir konu, tek bir bakış açısından verilmez; çok yönlü, çok kültürlü, değişik bakış açılı eserler yazılır.
*Postmodern eserlerde “ilahi, I. tekil, III. tekil bakış açıları” iç içe kullanılır.
*Bütünlük yerine, gerek bireyler ve kişilikleri açısından, gerekse olaylar açısından parçalanmışlık öne çıkar.
* “Karamsarlık, yalnızlık, bunalım, gerçek arayışı” gibi duygular ifade edilir.
*Somut gerçeklikle soyut gerçeklik iç içe verilir.
*Alaycı tutum benimsenir ve saçma bulunan durumlar alaycı bir üslupla anlatılır.
*İronik bir yaklaşım sergilenir.
*Postmodernizmde gerçeklik unsurundan çok “kurmaca” ön plandadır.
*Postmodern metinlerde yazar, anlatımın bir kurmaca olduğunu okura hissettirir.
*Yazar, okurla konuşup anlatının bir hayal ürünü olduğunu vurgulayabilir.
*Metni yazma serüvenini olmadık yerde anlatarak metni nasıl kurguladığını okurla paylaşabilir.
*Bu anlatım tekniğine, “üstkurmaca” denir.
*Farklı tekniklerle kurgu karmaşıklaştırılır.
*Postmodern yazara göre, hayat bir oyundur.
*Yaşamı kurmacaya dönüştüren roman da oyun içinde oyundur.
*Gerçek yaşamda karşılaşılan kişilerle hayal dünyasının kişileri, masal kişileri, çizgi film kahramanları birlikte verilebilir.
*Modernlikte yapıt anlamlılık taşımaktayken, postmodern yapıt söz söyleme sanatıyla (retorik) bezenmiştir.
*Zaman ve mekân belirsizleştirilir, zaman dilimleri karışık kullanılır.
*Neden–sonuç, başlangıç–bitiş bütünlüğü önemsenmez.
*Daha önce yazılmış metinlerden yola çıkarak yeni metinler üretilir.
*Postmodernist anlatımda iki tür yaklaşım vardır:
Birincisi, “seçkinci/elitist” eğilimdir ki seçkin okur için yazılan metinleri kapsar.
İkincisi “sıradan” okura hitap eden “popülist” eğilimdir.
*Örneğin, Murathan Mungan’ın “Üç Aynalı Kırk Oda” adlı metni popülist; Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz” adlı anlatısı popülizme hiç yer vermeyen seçkinci bir yapıttır.
POSTMODERNİZMİN DÜNYADAKİ TEMSİLCİLERİ:
Gabriel Garcia Marquez, Umberto Eco, James Joyce
Eserlerinde Postmodernizmin İşaretleri Görülen Yazarlar:
Paul Auster, Julian Barnes, Robert Anton Wilson, John Barth, Jorge Luis Borges, Italo Calvino, Angela Carter, Robert Coover, Don DeLillo, Raymond Federman, William Gaddis, John Hawkes, Klaus Modick, Walter Moers, Heiner Müller, Michael Ondaatje, Thomas Pynchon, Christoph Ransmayr, W.G. Sebald, Philippe Sollers, Wladimir Sorokin, Patrick Süskind, Antonio Tabucchi, Urs Widmer, Jeanette Winterson, Thomas Bernhard
TÜRK EDEBİYATINDA POSTMODERNİZM:
*Türk edebiyatına doğal bir süreçle değil de Tanzimat döneminde kültürel değişimle Batı’dan çeviri ve taklitlerle giren geleneksel roman, 1970′lerden sonra yerini modernist ve postmodernist romanlara bırakmıştır.
*Türk edebiyatında modernizm ile postmodernizm aynı zamanda görülmüştür.
*Türk edebiyatında postmodernizm, modernist özelliklerden 1990′lı yıllardan itibaren ayrışmaya başlamıştır.
*Hilmi Yavuz’un “Fehmi K’nın Acayip Serüvenleri”, Pınar Kür’ün “Bir Cinayet Romanı”, Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz, Gölgesizler”, Metin Kaçan’ın “Ağır Roman, Fındık Sekiz”, İhsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası, Kitabü’l Hiyer” adlı romanları ise Türk edebiyatında postmodernist edebiyatın en önemli ürünleridir.
POSTMODERNİZMİN TÜRK EDEBİYATINDAKİ TEMSİLCİLERİ:
Hilmi Yavuz, Pınar Kür, Hasan Ali Toptaş, Metin Kaçan, İhsan Oktay Anar, Bilge Karasu, Orhan Pamuk, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Latife Tekin, Nedim Gürsel, Adalet Ağaoğlu