B- SAF (ÖZ) ŞİİR ANLAYIŞINA ÖZGÜ ŞİİRLER:
*Millî Edebiyat döneminin etkili olduğu yıllarda bazı şairler, hece vezniyle, yalın bir dille, devrin gerçeklerini, halkın sorunlarını dile getiren şiirler yazmak yerine, sanat değeri yüksek saf (öz) şiire yönelmişlerdir.
*Bu anlayışın şairleri, hece vezninin yaygın biçimde kullandığı bu dönemde aruzla şiir yazmayı sürdürmüşlerdir.
*Şiirde öğreticilik ve toplumsallık reddedilerek “sanat için sanat” anlayışı benimsenmiştir.
*Sese, musikiye, söyleyiş ve şekil mükemmelliğine önem verilir.
*Şairler, zaman zaman sade dille şiirler yazsalar da sadeleşme akımını bir dava olarak görmemişlerdir.
*Şiiri anlam değerlerinden çok, ses, ahenk ve müzik olarak gören sembolizm ve parnasizm akımına yakın bir anlayış benimserler.
*Bu şiir anlayışında sanatçılar, genellikle bireysel konularda şiirler yazmış olsalar da özellikle Yahya Kemal, tarihi konulara da eğilmiş; ancak bu konuları işlerken öğretici bir hava taşımamaya dikkat etmiştir.
*Şairler tema bakımından sınırlandırılamaz.
*Şairler duygu ve hayallerini anlatırken, bilinçaltındaki düşüncelerini şiirle ifade etmişlerdir.
*Şiir duyulmak ve hissedilmek için yazıldığından saf şiir, imgelerle yüklü ve kapalı anlatıma sahiptir.
*Yahya Kemal ve Ahmet Haşim, bu şiir anlayışının önemli temsilcileridir.
*Daha sonra Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır ve Cahit Sıtkı Tarancı gibi şairler saf şiir anlayışını sürdürmüştür.
*Ahmet Haşim, şiiri “Nesre çevrilme olanağı bulunmayan nazımdır.” olarak tarif eder ve “sanat için sanat” anlayışıyla şiirler yazar.
*“Her şeyden önce güzel şiirler yazmak” amacı vardır.
*Şiir, hiçbir şeyin aracı olmamalıdır.
*Ahmet Haşim'e göre şiir, musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakındır.
*Bireyselliği, şiirde anlam kapalılığını savunur. Ağır bir dil kullanır.
*İlk örneklerini Cenap Şahabettin'de gördüğümüz sembolist şiir, edebiyatımızda onunla en usta, en başarılı temsilcisini bulur.
*Millî Edebiyat kapsamına alınamayacak bir şairdir.
*Ahmet Haşim, "serbest müstezat”tan "sone"ye kadar çeşitli biçimleri kullanmıştır.
*Ahmet Haşim, "çöl, göl, akşam, gurbet, daüssıla, gece, gökyüzü, yarı aydınlık ortamlar, karanlık” gibi imgeler etrafında toplumsallıktan uzak, bireysel temaları öne çıkarmıştır.
*Haşim, kendine özgü bir söyleyiş biçimi oluşturmuştur.
*Yahya Kemal de bu devirde Batı’da gördüğü “parnasizm” akımından etkilenmiş; divan şiiri anlayışıyla modern şiirin söyleyiş özelliklerini birleştirerek bir sentez oluşturmuştur.
*Mallarme, Valery gibi Fransız ozanlarının sanat anlayışını kendi görüşleriyle birleştirerek neo-klasik bir şiir geliştirmiştir.
*Biçim kusursuzluğuna, yapmacıksız ve sağlam bir anlatıma önem vermiştir.
*Yahya Kemal, "Şiir bir nağmedir.", "Şiirde nefes ve ses iki unsurdur." sözleriyle şiirle müziğin birbirine yakınlığına vurgu yapar.
*Yahya Kemal biçim konusunda hassastır. Bu konuda "Mısra haysiyetimdir." der.
*Yahya Kemal "millî tarih, aşk, ölüm, sonsuzluk, İstanbul sevgisi" gibi temalara ağırlık vermiştir.
*Yahya Kemal konularını Türk tarihinden alıp işlese de dönemin belirgin anlayışı olan halka, ülke gerçeklerine, dönemin millî olaylarına yöneldiği söylenemez.
*Edebiyatımızda saf (öz) şiir anlayışını benimsemiş şairlerden başlıcaları:
Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Özdemir Asaf, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ziya Osman Saba