İçeriğe git

SERVET-İ FÜNUN (EDEBİYAT-I CEDİDE) ŞİİRİ VE ÖZELLİKLERİ - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) // SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

Menüyü atla
Menüyü atla
Menüyü atla

SERVET-İ FÜNUN (EDEBİYAT-I CEDİDE) ŞİİRİ VE ÖZELLİKLERİ

EDEBİYAT > BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI(MODERN DÖNEM) > SERVETİ FÜNUN EDEBİYATI
SERVET-İ FÜNUN (EDEBİYAT-I CEDİDE) ŞİİRİ:
*Edebiyât-ı Cedîdeciler şiirde sadece aruzu hemen hiçbir ârıza (imâle vb.) göstermeden kullanmışlardır.
*Aruzu Türkçeye uydurmaya çalışmışlardır.
*Aruz kalıpları işlenen konuya göre seçilmiş ve bir şiirde birden fazla aruz kalıbı kullanılabilmiştir.
*Sadece Tevfik Fikret "Şermin" adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.
*Şiirde musikiye ve biçimsel güzelliğe çok önem verirler.
*Divan nazım şekilleri ise tamamen terkedilmiş gibidir.
*Buna karşılık Fransız menşeli sone, balad, terza-rima gibi Batı kaynaklı nazım biçimlerini ve daha ziyade kural dışı nazım şekillerini denemişlerdir.
*Serbest müstezat biçimi sıklıkla kullanılmıştır.
*Müstezat şeklinin her vezinde ve kuralsız kullanılışlarıyla serbest şiire yol açması, bu devir şiirinin şekle ait önemli özelliklerindendir.
*Aynı mısralarda şuurlu olarak ünsüzlerin (alliterasyon) veya ünlülerin (asonans) arka arkaya kullanılmak suretiyle âhenk sağlanması, şiirde cümle yapısının beyitten ayrılarak değişik sayıda mısralara dağılması da (anjambman) Servet-i Fünûn şairlerinde başlar.
*Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler. Cümle istediği yerde bitebilir.
*Anlam bir dizede değil sonraki dizede veya dizelerde tamamlanmış (anjambman), şiirin bütünlüğüne önem verilmiştir.
*Arapça ve Farsçadan dile yerleşmemiş sözcükleri kullanmayı bir hüner olarak görmüşlerdir.
*O güne kadar kullanılmamış tamlamalara yer vermişlerdir.
*Şiir dili neredeyse divan edebiyatındaki gibi ağırdır.
*Kulak için kafiye anlayışı benimsenmiştir.
*Şiirin muhtevasında derinlik yoktur.
*“Her şey şiirin konusu olabilir.” görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularıaşırı bir hassasiyetle işlemişlerdir.
*Şiirlerde gerçeklerden kaçış, içe kapanış söz konusudur.
*Şiirlerdeki “hastalıklı” durum nedeniyle servet-i fünuncular “verem edebiyatı” yapmakla itham edilmişlerdir.
*Önceki nesilden Abdülhak Hâmid’in metafizik temaları zorlayan şiiri yerine, Recâizâde Mahmud Ekrem’in derinliksiz, sathî temalarını takip etmeyi tercih etmişlerdir.
*Sadece Tevfik Fikret, sosyal konulu şiirler yazmıştır.
*Ekrem’in her şiirin vezinli ve kafiyeli olması gerekmediğini söylemesi “mensur şiir” adını verdikleri, fikirden çok duygu ve hayal yüklü kısa metin parçalarından ibaret yeni bir türün yayılmasına yol açmıştır.
*İlk mensur şiir örnekleri ortaya konmuştur.
*Şiir düzyazıya yaklaştırılmıştır.
*Parnasizm akımı Servet-i Fünun şiirine hâkimdir.
*Sembolizm ve romantizm akımlarının etkileri de görülür.


TARİH İÇİNDE TÜRK EDEBİYATI


İSLAMİYET ÖNCESİ (DESTAN DÖNEMİ)













    CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER



    CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBÎ METİNLER

    ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (HİKÂYE-ROMAN)



    GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (TİYATRO METİNLERİ) (DRAMA METİNLERİ)

    İçeriğe dön