İçeriğe git

SERVET-İ FÜNUN (EDEBİYAT-I CEDİDE) HİKÂYE ve ROMANI - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) // SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

Menüyü atla
Menüyü atla
Menüyü atla

SERVET-İ FÜNUN (EDEBİYAT-I CEDİDE) HİKÂYE ve ROMANI

EDEBİYAT > BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI(MODERN DÖNEM) > SERVETİ FÜNUN EDEBİYATI
SERVET-İ FÜNUN (EDEBİYAT-I CEDİDE) HİKÂYE ve ROMANI:
*Servet-i Fünûn roman ve hikâyesi Türk edebiyatında önemli bir hamle teşkil eder.
*Roman ve hikâyede teknik açısından Batı seviyesine Servet-i Fünun Döneminde ulaşılmıştır.
*Modern Türk romanının temelleri atılmıştır.
*Vak‘adan çok ruh tahlillerine, edebî bir dil kullanmaya önem verme, şuurlu olarak roman tekniğine yönelme Halit Ziya ve Mehmed Rauf’un romanlarıyla başlamıştır.
*Psikolojik yapı olarak hissî, bu sebeple de romantik olması gereken Edebiyât-ı Cedîdeciler, Fransız edebiyatından realist ve natüralist romancıları takip etmişlerdir.
*Bu durumda roman tekniği, dil ve tasvirlerde realist olan Servet-i Fünûn yazarları kahramanlarını çok defa romantik, gerçek hayatı tanımayan, hislerine mağlûp insanlardan seçmişlerdir.
*Bu tezat, hayatın gerçekleri karşısında hayal kırıklığına uğrayan iradesiz insanların romanlarını doğurmuştur.
*Bu romanlarda realist-natüralist mektebin gereği olarak çevre-insan ilişkileri, biyolojik veraset problemleri başarıyla işlenmiştir.
*Hemen hemen bütün sanatçılarda hayal-gerçek çatışması vardır.
*Roman ve hikâyede bireysel konular işlenmiştir: Hayal kırıklıkları, üzüntü, sonu gelmeyen aşklar, aile içi çatışmalar vb.
*Devrin önemli bir yeniliği, roman ve hikâye türlerinin birbirinden kesin olarak ayrılması ve küçük hikâye türünün yaygınlık kazanmasıdır.
*Edebiyât-ı Cedîdeciler’in gerçeklerden kaçıp hayale sığınmaları hayatlarında olduğu kadar eserlerinde de ortaya çıkar.
*Baskı rejiminin verdiği sıkıntıyla toplumdan uzaklaşmak için önce Yeni Zelanda’ya, daha sonra Manisa’da bir çiftliğe çekilip Robenson yaşayışına özendikleri bilinmektedir.
*Gerçekleşmeyen bu arzuları eserlerinde küçük ütopik hayallerle kendini gösterir.
*Pek çok şiir ve romanın adları, hayal-hakikat tezadını veya hayata karşı kırıklığı ifade eder: Hayal İçinde, Hayât-ı Muhayyel, Hayât-ı Hakîkiyye Sahneleri, Mâi ve Siyah, Kırık Hayatlar, Ömr-i Muhayyel, Rübâb-ı Şikeste gibi.
*Duygu bakımından böyle içe kapanık, marazî ve melankolik tavırlarına karşılık şiirde parnasyen, romanda realist mektebe bağlı olmaları tasvir ve tahlillerde onları gerçekçi olmaya sevketmiştir.
*Edebiyatta tabiat ve çevre tasvirlerinin gerçekçiliğini, biraz da bu yıllarda fotoğrafın yaygınlaşmasına bağlamak gerekir.
*Çevre betimlemelerinde ayrıntılara girilmiştir.
*Eserlerde, yanlış Batılılaşma ve doğru Batılılaşma örnekleri sergilenmiştir.
*Realizm etkisiyle sanatçılar eserlerinde kişiliklerini gizlemiştir.
*Kahramanların psikolojileri üzerinde durulmuştur.
*Sanatkârane üslup anlaşılmayı zorlaştırmıştır.
*Fransız edebiyatının etkisiyle devrik ve eksiltili cümleler kullanılmış; ögelerin diziliş sırası değiştirilmiştir.
*Dil genelde ağır ve sanatlıdır.
*Romanlarda İstanbul dışına çıkılmazken hikâyelerde olaylar İstanbul dışında da geçmektedir.
*Bu dönemin en başarılı romancısı olarak Halit Ziya Uşaklıgil kabul edilebilir. (Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah)
*Mehmet Rauf, romanlarında bireylerin iç dünyasını, romantik aşkları konu edinmiş; bireylerin psikolojisini başarıyla yansıtmıştır.


TARİH İÇİNDE TÜRK EDEBİYATI


İSLAMİYET ÖNCESİ (DESTAN DÖNEMİ)













    CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER



    CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBÎ METİNLER

    ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (HİKÂYE-ROMAN)



    GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (TİYATRO METİNLERİ) (DRAMA METİNLERİ)

    İçeriğe dön