TEVFİK FİKRET HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) / SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

İçeriğe git

TEVFİK FİKRET HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ

SANATÇILAR > SANATÇILAR
TEVFİK FİKRET (1867 – 1915)
*Servet-i Fünûn dönemi şairi, ressam, yayımcı, öğretmen.

*1867’de İstanbul Aksaray’da doğdu.
*Asıl adı Mehmed Tevfik’tir.
*Okuduğu Mekteb-i Sultânî (Galatasaray Lisesi) onun şahsiyeti üzerinde etkili olmuştur.
*Devrin tanınmış hocalarından Muallim Feyzi, Recâizâde Mahmud Ekrem ve Muallim Nâci’den ders görür.
*Hocalarının teşvikiyle yazdığı eski tarzdaki ilk şiirleri Tercümân-ı Hakîkat’ta yayımlanmıştır.
*Bu dönemde kaleme aldığı şiirlerinde "Nazmî" mahlasını kullanmıştır.
*Arkadaşları Hüseyin Kâzım Kadri ve Ali Ekrem’le (Bolayır) birlikte Ma‘lûmât dergisini çıkarır.
*Robert College’da Türkçe hocalığına başlar.
*Recâizâde Mahmud Ekrem, Tevfik Fikret’i Servet-i Fünûn dergisinin başına geçmeye ikna etmiştir.
*Şiirlerini "Mehmed Tevfik" yerine "Tevfik Fikret" olarak yayımlamaya başlar.
*İdarî bir mesele yüzünden Ahmed İhsan’la araları açılınca Tevfik Fikret Servet-i Fünûn dergisini terketmiştir (1901).
*Kısa aralıklarla babasını ve kız kardeşini kaybetmesi Tevfik Fikret’in ıstıraplarının daha da artmasına yol açtı.
*Rumelihisarı’nda Âşiyan adını verdiği evi inşa ettirerek burada bir nevi inzivaya çekildi.
*Bir süre sonra Hüseyin Cahid ve Hüseyin Kâzım’la birlikte adını kendisinin koyduğu Tanin gazetesini yayımlamaya başlamıştır.
*İttihat ve Terakkî Cemiyeti, Tevfik Fikret’i maarif nâzırı yapmak istediyse de kabul etmez.
*Tanin’in İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin yayın organı haline gelmesi üzerine 1910’da gazete ile ilişkisini kesmiştir.
*Mehmed Âkif, Tevfik Fikret için, tahkir edici sözler ve “zangoç” tabirini kullanır.
*Bunun üzerine Fikret, bütün semavî dinlerin karşısında olduğunu açıkça ilân ettiği “Târîh-i Kadîm’e Zeyl”i kaleme almıştır.
*Fikret, şeker hastalığı zamanında teşhis ve tedavi edilmediğinden ölür.
*Mezarı, Rumelihisarı’ndaki Âşiyan’ın bahçesindedir.
*Mihri Müşfik Hanım, ölümünden hemen sonra Tevfik Fikret'in yüzünün ve sağ elinin kalıbını almıştır.
*Bu, Türkiye'de bilimsel olarak hazırlanan ilk maske çalışmasıdır.

*Türk edebiyatının Batılılaşmasında en büyük pay sahiplerinden biri de Tevfik Fikret’dir.
*En büyük özlemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun çağdaş medeniyet düzeyine yükselmesidir.
*Ülkenin geleceğini gençlikte görmüş, gençliğe ve çocuklara büyük sevgi duymuştur.
*Tevfik Fikret'in ferdiyetçilikten, toplumculuğa kayan sanat anlayışı şu şekilde gelişme göstermiştir:
Rübâb-ı Şikeste > "sanat için sanat" (Ferdi konulu eserler)
Halûk'un Defteri > “geçiş süreci”  
Rübâbın Cevabı > "toplum için sanat" (hürriyet-medeniyet temalı eserler) (1901’den sonra)
*İlk döneminde kullandığı yabancı sözcük ve kalıplar nedeniyle dili oldukça ağırdır.
*Parnasizm akımından etkilenmiştir.
*Türk edebiyatından Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem; Fransız edebiyatından da François Coppe gibi sanatçılardan etkilenmiştir.
*Şiir alanında Servet-i Fünun sanatçılarına öncülük etmiştir.
*Nazım şekillerinden ağırlıklı olarak sone ve terza-rimayı kullanmakla birlikte, şiirlerinde hem biçim hem de içerik olarak yenilkler yapmıştır.
*Şiirde cümle yapısının beyitten ayrılarak değişik sayıda mısralara dağılması olan “anjambman”ı şiirine uygulamıştır.
*Şiirlerinde anlam, bir dizede değil sonraki dizede veya dizelerde tamamlanmış, şiirin bütünlüğüne önem verilmiştir.
*Müstezadı, serbest müstezat yapan; şiiri düzyazıya yaklaştıran; beyitin egemenliğine son veren Fikret’tir.
*Sadece Şermin (çocuklar için yazılmış) adlı eserinde hece ölçüsünü kullanmıştır. Sade bir dille yazmıştır.
*Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulayan üç büyük sanatçıdan biridir (Diğer şairler: Yahya Kemal, Mehmet Akif)
*Aruzun kalıplarını müzikaliteleri bakımından değerlendirmiştir.
*Biçim kusursuzluğuna önem vermiştir.
*Ona göre her şey şiirin konusu olabilir.
*Fen, bilim, teknik onun kalemiyle şiirimize girmiştir.
*Türk edebiyatında ilk defa İstanbul'u eleştiren şair olmuştur.(Sis şiiri)
*Şiir dili ağır ve sanatlıdır.
*Şiirde ses güzelliğine önem vermiştir.
*Şiirlerinde ses ve resmi birleştirmiş, tablo gibi şiirler yazmıştır.
* “Tabiat, aile sevgisi” temalarını sıklıkla işlemiştir.
*Tevfik Fikret’in manzum hikâye türünde şiirleri de vardır: Hasta Çocuk, Balıkçılar, Nesrin, Ramazan Sadakası…
*Servet-i Funun'dan sonra herhangi bir topluluğa katılmamış, bazı sosyal şiirler yazmıştır.
*Portre, natürmort ve peyzaj tablolarıyla oldukça başarılı bir yağlı boya ressamıdır.


TEVFİK FİKRET’İN ESERLERİ:
Şiir: Rübâb-ı Şikeste (Kırık Saz), Târîh-i Kadîm, Halûk’un Defteri, Rübâb’ın Cevabı, Şermin (Çocuklar için)

Bazı önemli şiirleri: Sis, Millet Şarkısı, Doksan Beş'e Doğru, Han-ı Yağma, Haluk'un Çocukluğu, Rübab-ı Cevab, Bir İçim Su

Manzum Hikâye Şeklinde: Hasta Çocuk, Balıkçılar, Nesrin, Ramazan Sadakası, Verin Zavallılara

Sonradan basılan eserleri:
Şiir: Tevfik Fikret’in Bütün Şiirleri, Tevfik Fikret-Bütün Şiirleri, Son Şiirler
Makale: Dil ve Edebiyat Yazıları
Resim: Çizgiler ve Renkler Arasında Tevfik Fikret
Diğer: Mektuplarla Tevfik Fikret ve Çevresi, Kartpostallarla Tevfik Fikret ve Çevresi

--------------------------------------------------------

TEVFİK FİKRET VE OĞLU HALUK:
*Fikret’in hayatında, mizacının değişmesinde ve hayata bağlanmasında oğlu Halûk’un önemli rolü vardır.
*1895 yılında doğan Halûk, Fikret’in kısa bir süre de olsa hayata bakışını değiştirir ve özellikle II. Meşrutiyet’ten sonra yazacağı şiirlerde görülen geleceğe ümitle bakma düşüncesini uyandırır.
*Fikret Rübâb-ı Şikeste’de Halûk için beş şiire yer vermiştir.
*Çocuk sevgisi, ıstırap ve merhamet duygularının işlendiği “Halûk’un Bayramı”nda bayram dolayısıyla yeni elbiselerini giymiş, sevinç ve mutluluk içindeki oğlu ile sefalet içindeki fakir bir çocuğu mukayese eder ve oğluna üstündeki elbiseleri çıkarıp fakir çocuğa vermesini söyler.
*Halûk’u İskoçya’ya gönderdikten sonra onun için yazdığı manzumelerin bir kısmını bir araya getirdiği Halûk’un Defteri’nde oğlunu ülkede inkılâp yapacak gençliğin sembolü olarak görür ve burada ülkenin geleceği üzerinde düşünür.
*Halûk gittiği ülkede ilim ve fen tahsil edecek, öğrendiklerini memleketine getirecektir.
*Kitaptaki en çok tartışılan şiirlerden biri olan “Halûk’un Âmentüsü”nde, Âmentü’deki iman esaslarının yerini tamamen dünyevî inançlar almıştır.
*Burada idealleştirilen kişi akla ve bilgiye, gelişmeye, hakkın kuvvete üstün geleceğine, insanlar arasında kardeşliğe ve dünya birliği idealine inanan yeni bir insan tipidir.
*Bu kitaptaki şiirler yeni Türkiye için Amerikan terbiyesine göre yetiştirilmesini arzuladığı, pratik hayatta başarılı olabilecek insan tipinin idealize edilmesinden ibaret görünmektedir.
*Bu insan tipinin yeni bir eğitim metoduyla yetiştirilebileceğini düşünen Fikret, arkadaşı Sâtı Bey’le birlikte Yeni Mektep adıyla bir okul kurmak istemiş, bunu gerçekleştiremeyince burada ileri sürdüğü bazı düşünceleri Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi müdürlüğü sırasında uygulamaya çalışmıştır.
*Oğlunun vatan ve millet için faydalı bir birey olması arzusunu “Haluk’un Vedâı” ve “Promete” adlı şiirlerinde dile getirdi.
*Ne var ki Haluk, yanına yerleştirildiği Hristiyan ailenin etkisi ile din değiştirip Hristiyanlığı seçti ve babasının düşlediğinden çok farklı bir yaşam sürer.
*1913 yılında Amerika’ya gidip ailesine izini kaybettirir; 1916’da Michigan Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği’nden mezun olur.
*Tekrar ülkesine dönmeyen Haluk Fikret, 1943 yılından sonra kendisini dine verip rahip olur ve 1965 yılında Orlando, Park Lake Presbyterian Kilisesi rahibi iken hayatını kaybeder.

İçeriğe dön