ŞEYHİ HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ
SANATÇILAR > SANATÇILAR
ŞEYHİ: (15. YÜZYIL)
*Divan edebiyatı şairi, hekim.
*Eğitimine memleketinde başlayan Şeyhî, şair Ahmedî’den ve başka âlimlerden ders aldıktan sonra, tahsilini ilerletmek için İran'a gitmiş, tasavvuf ve tıpta derinleşmiş, göz hekimliğinde uzman olmuştur.
*Şeyhî, hekimlikle uğraşırken, bir yandan da Germiyanoğlu’na kasîdeler yazmıştır.
*Germiyanoğulları ve Osmanlı saraylarında bulunmuş devlet büyüklerine kasideler sunmuştur.
*Osmanlı sarayı ile teması Çelebi Mehmet zamanındadır.
*Çelebi Sultan Mehmet'i Karaman seferi sırasında 1415'te Ankara'da tedavi eden Şeyhî, hükümdarın özel doktorluğuna alınmıştır.
*Bir müddet sonra tekrar memleketine dönen şair, II. Murat sultan olunca, onun adına Hüsrev ü Şirin'i yazmaya başlamış ve onunla bir hayli alakası olmuştur.
*Padişahtan aldığı tımarın verilmemesi üzerine Harmame’yi yazmıştır. İkinci Murat’a sunduğu söylenir.
*Hayatının son yıllarını memleketinde geçirmiş olduğu sanılan Şeyhî, 1431 yılı civarında vefat etmiştir.
*Erken dönem divan edebiyatı şairlerindendir ve divan edebiyatının gelişmesine büyük katkısı olmuştur.
*Kaynaklarda "Hüsrev-i şuarâ, pîşterîn-i şuarâ-yı Rûm, şeyhü'ş-şuarâ, emlahu'ş-şuarâ" gibi sıfatlarla anılan Şeyhî ününü daha çok mesnevi alanında kazanmıştır.
*Şiirlerinde tasavvufu mecazi aşkla birlikte ele almış, tasavvuf remizlerinden geniş ölçüde faydalanıp diğer divan şairleri gibi bunları duygu ve düşüncelerini ifade etmede bir araç olarak kullanmıştır.
*Şiirlerinde ses güzelliğinden çok, söze ve anlama önem vermiştir.
*Şiirlerinde alışılmamış ya da terk edilmiş sözcükleri kullanmaya meraklıdır.
*İnsan hakları, ilahî ve beşeri adalet gibi konularda yergi dolu şiirler yazmıştır.
*Şeyhî’nin önemli eserleri Divan, Harnâme ve Hüsrev ü Şirin'dir.
*Tıbba dair manzum bir risalesiyle, Neynâme adlı ufak bir mesnevisi ve Hâbnâme adını taşıyan Attar'dan çevrilmiş bir mesnevisinin daha bulunduğu zannedilmektedir.
ŞEYHİ’NİN ESERLERİ:
Divan, Harnâme, Hüsrev ü Şirin, Kenz-ül Menafi, Neynâme, Hâbnâme
Divan:
*On beş kaside, dört terciibend, iki terkibibend, bir mesnevi, iki müstezad ve 202 gazelden oluşan eser Ahmedî ve Ahmed-i Dâî’nin divanlarından sonra Anadolu sahasında tertip edilmiş en eski divanlar arasında önemli bir yere sahiptir.
Harnâme:
*Türk mizah ve hiciv edebiyatının şaheserlerinden olan Harnâme, ince alay ve nükteleri ihtiva eden 126 beyitlik bir mesnevidir.
*Fabl türünün edebiyatımızdaki ilk örneği olarak kabul edilir.
*Küçük bir eser olmasına rağmen mesnevide bulunması gereken tevhid, na‘t, padişaha övgü, konunun işlenişi ve dua bölümlerini içermektedir.
*Didaktik özellikler taşıyan sosyal bir hiciv örneğidir.
*Çelebi Mehmet'e takdim edilen bu küçük mesnevinin telifine, şairin padişahı tedavi etmesinin mükâfatı olarak aldığı Tokuzlu adlı köye giderken, tımarın eski sahipleri tarafından saldırıya uğraması vesile olmuştur.
*Şeyhi, köye giderken, köyün eski sahipleri şairin yolunu keserler ve onu döverler. Şeyhi saraya geri döner ve halini anlatmak için "Harname" adlı mesneviyi yazar.
*Padişah da yol kesen köylüleri cezalandırır, şaire ihsanlarda bulunur.
*Eserin kahramanı bir eşektir.
*Hakettiğinden fazlasını ister. Çayırda gördüğü öküzlere özenir. Onlar gibi olmayı ister. Fakat bu hatasının sonunda kulaklarından ve kuyruğundan olur.
*İnsanların imkânlar bakımından eşit olmadıkları, kiminin doğuştan imtiyazlı olduğu, kiminin ise ne yapsa yoksulluktan kurtulamadığı ana fikrinden hareketle şair şu mesajı verir: Herşeyin mutlaka bir bedeli vardır.
*Eleştirel nitelikler taşıyan Harname, sembolik bir mesnevidir.
Hüsrev ü Şirin:
*Şeyhî’nin her bakımdan en büyük eseri Hüsrev ü Şirin mesnevisidir.
*6944 beyitten oluşmaktadır.
*İranlı şair Nizami’den çeviridir.
*İran tarihinden alınmıştır.
*Sasani hükümdarlarından Hüsrev Perviz’in hayatı ve aşk maceralarına dayanmaktadır.
*Dil bakımından da başarılı bir eser olan Hüsrev ü Şirin'de, daha sonra kullanılmayan birçok Türkçe kelime vardır.