AŞIK PAŞA HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ
SANATÇILAR > SANATÇILAR
ÂŞIK PAŞA: (14. YÜZYIL)
*Divan ve Halk şairi.
*Âşık Paşa, 14. yüzyıl Anadolu sahasında yetişmiş ünlü tasavvuf şairlerindendir.
*Âşık Paşa'nın ailesi Horasan'dan Anadolu'ya gelmiştir. Kırşehir'e yerleşmişlerdir.
*Âşık Paşa'nın iyi bir öğrenim gördüğü, Arapça, Farsça ve İslami bilgileri bildiği, tasavvuf türünü edindiği sufiyane şiirler yazdığı, siyasete katıldığı gene kaynakların verdiği bilgiler arasındadır.
*Hacı Bektaş-ı Veli'nin çağdaşıdır.
*Eserlerinde tasavvufun etkisi büyüktür.
*Dini, tasavvufi öğütler verilir.
*Tüm eserlerini Türkçe yazmıştır.
*Âşık Paşa, eserlerini yalın bir dille yazmış, Türkçenin Anadolu'da bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde büyük emeği geçmiştir.
*Türk dilinin gelişmesi büyük hizmetleri olmuştur.
*12 bin beyitlik Garipname adlı didaktik nitelikte dini-tasavvufi bir mesnevisi vardır.
*Bu eserde devrin aydınlarının Türk diline gereken önemi vermemelerinden dolayı sitem dolu ifadeler yer alır.
*Âşık Paşa, hem hece hem aruz ölçülerini uygulayarak divan ve halk şiirine örnek olacak ürünler verdi.
*Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde Yunus’un etkisinde kalmıştır.
*Türbesi Kırşehir’dedir.
ÂŞIK PAŞA’NIN ESERLERİ:
Garîb-nâme, Fakr-nâme, Vasf-ı Hal, Hikâye, Kimya Risalesi, Risâle fî beyâni’s-semâ
Garîb-nâme:
*Dinî-tasavvufî didaktik tarzda bir eser olan Garîb-nâme, 1330 tarihinde kaleme alınmıştır.
*Değişik nüshalarında farklı beyit sayıları bulunmakla beraber en kuvvetli kanaat eserin 10.500 beyit civarında olduğudur.
*Garîb-nâme aruzun fâilâtün/ fâilâtün/ fâilün kalıbıyla nazmedilmiştir.
*Garîb-nâme Türkçenin Anadolu’da verdiği ilk hacimli eserlerden olmasının yanı sıra Türk tasavvuf edebiyatının en eski ve en tesirli eserlerinden olması bakımından da mühimdir.
*Âşık Paşa eserini 10 bâba ve her bâbı da 10 destana ayırmıştır.
*Garîb-nâme’nin bir diğer önemi ise Türkçeye yaptığı vurgudur.
*Âşık Paşa bu eserinde Türkçenin ihmal edildiğini, Türklerin bile kendi dillerini yeterince bilmediğini, Farsçaya gereğinden fazla iltifat edildiğini söyleyerek Türkçeyi müdafaa eder.
*Âşık Paşa, Türkçeye karşı gösterdiği bu hassasiyetle kendisinden sonra yazılacak metinlere de tesir etmiş, onların Türkçe söylenmesine önayak olmuştur.
*Garîb-nâme bir tasavvuf ansiklopedisi kabul edilebilecek bir eserdir.
*Meseleleri aşmak için anlatılan hikâyelerin gerçek hayattan alınmış olması halkı bu esere yönlendirmiş, sevilip okunmasını da beraberinde getirmiştir.
*Eser, dönemin dil özelliklerini taşıması bakımından ayrıca önem taşır.
*Kullanılan dil sağlam olmakla beraber mükemmel değildir.
*Aruz vezni birtakım pürüzlerle doludur. Lakin bu o dönem eserlerinin müşterek vasfıdır.
Fakr-nâme:
*Dinî-tasavvufî bir metin olan Fakr-nâme 161 beyitten oluşmaktadır.
*Eser alegorik bir mahiyet arz eder.
*Fakr, bir kuş şeklinde düşünülür. Bu kuş sırasıyla arşı, kürsiyi, cenneti ve yeri dolaşır.
*Oradan bütün peygamberleri ziyaret eder ve en sonunda gânî iken fakrı tercih eden Hz. Muhammed (s.a.v)’de karar kılar.
Vasf-ı Hal:
*Dinî-tasavvufî bir eserdir.
*39 beyitten ibarettir.
*Şair bu mesnevîsinde hâlden, hâllerin çeşitlerinden kısaca bahsetmektedir.
Hikâye:
*Müslüman, Hristiyan ve Yahudi üç kişinin başından geçenlerin anlatıldığı 59 beyitlik bu mesnevî, Raif Yelkenci’ye ait bir Garibnâme nüshasının en son bölümünde bulunmuştur.