NEKROLOJİ
SINIFLAR > LİSE 1 > LİSE-1 / 7. ÜNİTE: BİYOGRAFİ / OTOBİYOGRAFİ
NEKROLOJİ:
1-Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde, genellikle gazete ve dergilerde, yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir.
2-Nekroloji sözcüğü “ölmüş birisinin anısına yazılan yazı” olarak tanımlanır.
3-”Ölüm ardı yazılar” da denir.
*Nekrolojik metinler, edebiyatçı/sanatçı, bilim adamı, siyasetçi gibi mesleki özellikleriyle öne çıkan tanınmış kişilerin ya da yazarın kendi yakınındaki özel bir insanın ölümünü konu edinir.
*Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır.
*Ölen kişinin yakınlarından alınan alıntılara, hatırlara veya ölen kişinin meziyetlerini ortaya koyan anılara yer verilir.
*Onunla ilgili yaşanmış özel hatıralar hatırlatılır.
*Nekrolojilerde ölen kişiyle ilgili tarihe yansımamış, özel hayatta yaşanıp yaşayan kişilerin arasında kalmış anılar hatırlanıp yazılabilir.
*Çoğunlukla süreli yayınlarda yayımlanan yazılardır.
*Nekrolojide, biyografinin öğretici, ciddi ve tarafsız amacından kopularak duygusal bir havaya bürünülmüş olur.
*Bir kişinin ölümünü konu edinmesi nekrolojik yazıların karakteristik özelliğidir.
*Bu yönüyle kimi zaman anma nitelikli yazılarla benzerlik gösterir.
*Ölümün hemen ardından kaleme alınmasıyla anma yazılarından farklılık gösterir.
*Nekrolojik yazılar, bir kişinin ölümünden çok kısa bir süre sonra yazılan, yazarın tanıklığı dolayısıyla güncelliği olan, paylaşma, haber verme özelliğine sahip metinlerdir.
*Anma nitelikli yazılar ise kişinin ölüm yıldönümü nedeniyle, nekrolojik yazıların aksine, daha geç tarihlerde yazılmış, genellikle anma/hatırlama/hatırlatma amacı taşıyan yazılardır.
*Örneğin Ahmet Hâşim’in Bize Göre adlı eserindeki “Süleyman Nazif’in Mezarı” başlıklı yazı Süleyman Nazif’in ölüm yıldönümünde yazılmıştır.
*Nekrolojik yazılar daha günceldir ve yazarın tanıklığı söz konusudur.
*Nekrolojik yazılarda amaç salt anma değil, güncel bir ölüm olayı üzerine düşüncelerin, duyguların öznel bir yaklaşımla paylaşımıdır.
*Bu yazılar, kimi zaman ölüm ardı bir girişe sahip olmakla birlikte, içerik bakımından farklı başlıklar altında ele alınmalıdır.
*Örneğin ortak yaşanmış anılar paylaşılıyorsa “anıya/paylaşıma dayalı nekroloji”, ortak yaşanmışlıkların dışında gözlemlerden ve duyulanlardan hareketle kişinin portresini çıkartılıyorsa “portresel nekroloji”, sanatçının eserlerine ve edebiyattaki yerine yöneliyorsa “eleştirel nekroloji”, karma bir yapı gösteriyorsa “eklektik nekroloji” olarak sınıflandırılabilir.
Örnek:
Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal'in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, "İstanbul Aşığını Kaybetti" (Dünya, 5 Kasım 1958);
Nimet Behsuz, "Büyük Şairin Arkasından" (Yeni Gün, 3 Kasım 1958);
Cenap Gedikoğlu, "Bir Dev Şair Göçtü" (Yeni Gün, 5 Kasım 1958).