SADULLAH PAŞA HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ
SANATÇILAR > SANATÇILAR
SADULLAH PAŞA: (1838 – 1891)
*Tanzimat Edebiyatı Hazırlık Dönemi sanatçılarından, devlet adamı, yazar, şair.
*1838’de Erzurum’da doğmuştur.
*Özel hocalardan Arapça, Farsça, Fıkıh, Akaid, Tabiiyye, Kimyâ ve Fransızca dersleri almıştır.
*Çeşitli devlet kademelerinde çalışmış; Dîvân-ı Hümâyun tercümanlığı ve matbuat müdürlüğü yapmıştır.
*1861’de sonradan ismiyle anılacak olan Çengelköy’deki yalıyı satın alır.
*Nuruosmaniye Camii’nde yeni usulde eğitim yapmak ve diğer okullara örnek olmak üzere bir ibtidâî mektebi açtı.
*İstanbul’da bir umumi kütüphane ve nezaret bünyesinde bir İstatistik Kalemi kurdu.
*II. Abdülhamid, yaptığı hizmetlerin karşılığında kendisine vezirlik rütbesi ve paşalık unvanı vermiştir.
*Geçirdiği buhran neticesinde 1891’de havagazıyla intihara teşebbüs etti ve doktorların müdahalelerine rağmen öldü.
*Tanzimat döneminin yenilik fikirlerine açık, Batının müspet bilimlerine inanmış bir devlet adamıdır.
*Tanzimat edebiyatının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan ilk çevirmenlerden ve düşünürlerden biridir.
*Tanzimat döneminin ilk pozitivist düşünceli yazarlarındandır.
*Eserlerinde fenni bilimlerinin önemini vurgulamış, müspet ilimleri yücelten bir duruş sergilemiştir.
*Sâdullah Paşa’nın bugüne ulaşan şiirleri yazdıklarının küçük bir kısmını oluşturur.
*Eserleri arasında, köylüyü metheden otuz kıtalık terciibendi, Lamartine’in “Göl” isimli şiirinin çevirisi, Homeros’un İlyada destanının ilk on beytinin manzum çevirisi ve aynı destanın kırk altı-kırk yedi sayfalık bir bölümünün nesir olarak tercümesi olduğu bilinmektedir.
*“On Dokuzuncu Asır” adlı şiiri bir zihniyeti ifade etmesi bakımından dikkat çekici bulunmuştur.
*Nesirde ise Maârif-i Umûmiyye Nizamnâmesi’ne yazdığı esbâb-ı mûcibe lâyihası güzel üslûbunun ve güçlü kaleminin işaretidir.
*“Şarlotenburg Sarayı”, “Paris Ekspozisyonu”, “Berlin Mektupları” adlı yazıları ile çeşitli kişilere yazdığı mektuplar da aynı özelliği taşımaktadır.
*Berlin Mektupları, Tanzimat devri seyahat edebiyatının ilk örneklerindendir.
SADULLAH PAŞA’NIN ESERLERİ:
Şiir: On Dokuzuncu Asır
Lâyiha/sözlük: Esbâb-ı Mûcibe
Yazılar: Şarlotenburg Sarayı, Paris Ekspozisyonu, Berlin Mektupları
--------------------------------------------------------------------------------------
“ONDOKUZUNCU ASIR” MANZUMESİ (ŞİİRİ)
*”On dokuzuncu Asır” şiiri, insanlığın var olduğu günden beri oluşturduğu Tanrı, kâinat, akıl ve medeniyet anlayışı ile on dokuzuncu yüzyılda akıl, ilim ve fen sayesinde ulaştığı medeniyet anlayışının karşılaştırıldığı ilk ciddî manzumedir.
*Doğu ya da Batı ayrımı yapılmamış, insanlığın inandığı ya da kabul ettiği anlayışlar topyekûn mukayese edilmiştir.
*Orta Çağ zihniyeti ve inanışları ile Yeni Çağ'ın gelişmelerinin karşılaştırıldığı bu manzumede şair, insan aklının kudreti üzerinde durmakta, Batının müspet bilimlerde kaydettiği gelişme karşısında doğu dünyasının durumunu etraflıca gözler önüne sermektedir.
*Sosyal hayatta hürriyet, eşitlik, kanun hâkimiyeti ve insan haklarının gözetilmesi, bilimsel gelişmeye ve ilerlemeye yol açmıştır. Bu itibarla Türk toplumunun da bu gelişme ve değişmeye ayak uydurması gerekir. Bunlar Paşa'nın manzume boyunca yaptığı değerlendirmelerdir.
*Manzumenin her bir beyti bu yüzyılda gerçekleştirilen bir yeniliği ya da eski ile yeninin mukayesesini ifade eder.
*Bu manzumede bizi ilgilendiren taraf onun doğan bir âlem ile çöken bir âlemi, derli toplu bir şekilde karşılaştırarak bizlere sunmasıdır.
*Burada on dokuzuncu asrın ilim ve tekniğine hayran, ortaçağı küçümseyen bir zihniyetle karşılaşıyoruz.
*Akla, tecrübeye ve insana karşı derin bir inanç var.
*Manzume dili bakımından eskidir.
*Hemen hemen şairane bir özellik taşımaz.
*Divan edebiyatının bütün edebi sanatlarından sıyrılmıştır.
*Bu sebeple de çıplak ve kuru bir fikir ifadesinden ileri gidememiştir.
*Doğal bir gazete makalesinin şiire sokulmuş hali gibidir.
*Şiir, fikre feda edilmiştir.
*Bu şiirin yazıldığı sıralarda pozitivizmi ve materyalizmi aşırı derecede savunan Beşir Fuad, yalnız Divan edebiyatına karşı değil, Tanzimat’tan sonra batılı romantikleri taklit eden yazarlara karşı da şiddetle hücum edecektir.
*Beşir Fuad ile Sadullah Paşa sadece dünya görüşleri olarak değil ölümleri ile de birbirlerine benzerler. İkisi de intihar eder.