SÜMBÜLZADE VEHBİ HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) / SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

İçeriğe git

SÜMBÜLZADE VEHBİ HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ

SANATÇILAR > SANATÇILAR
SÜMBÜLZADE VEHBİ: (18. YÜZYIL)
*Divan edebiyatı şairi, müderris, kadı.

*Asıl adı Mehmet olup, Maraş'ta 'Sünbülzadeler' olarak anılan ailenin bireylerindendir.
*Dedesi Maraş'ın ünlü müftülerinden Mehmet Efendi, babası ise kendisi gibi şair olan Reşit Efendi'dir.
*Şairin doğduğu tahmin edilen yıllarda, yine dönemin ünlü bir başka şairi Seyyit Vehbî, Halep'te kadı vekilliği yapmaktadır ve şairin babası Reşit Efendi'de onun yanında görevlidir.
*Seyyit Vehbî'nin isteği ile Reşit Efendi oğluna 'Vehbî' adını vermiş, şair de zaman içinde bu adla ünlenmiş ve bu adı mahlas olarak kullanmıştır.
*Tam bir bilgi olmamakla birlikte Vehbî'nin çocukluk ve gençliği Maraş'ta geçmiş, medrese eğitiminden sonra İstanbul'a gitmiştir.
*İstanbul'da devrin ileri gelen kişilerine kasideler ve tarih düşürerek yazdığı dizeleri sunarak ünlenmeye başlamış ve Rumeli kaleminde çalışırken kadılık görevine getirilmiştir.
*Vehbî, değişik yerlerde uzunca bir süre kadılıklarda bulunmuştur.
*Güzel yazı yazma ve anlatımdaki becerisi dikkate alınarak, kendisine devletin resmi yazışmalarını düzenleme görevi verilmiş, bu görevindeki başarısı sonrasında da, 1768 Rus seferi sırasında mali işler sınıfına atanmıştır.
*Bu görevdeki yedi yılın ardından ve iyi derecede de Farsça bilmesi nedeniyle 1775 yılında I. Abdülhamid tarafından İran'a elçi olarak gönderilmiştir.
*Bağdat Valisi Ömer Paşa’nın Padişaha ulaştırdığı olumsuz rapor üzerine Vehbî'nin idamına karar kılınır.
*Vehbî, gizlice Bağdat'tan İstanbul'a gider.  
*Padişaha kendisini affettirir ama uzun bir süre işsiz kalır. Dönemin Sadrazamı Halil Hamit Paşa'nın yardımıyla tekrar kadılık görevine döner.
*Sünbülzade Vehbî'nin son kadılık görevleri Manastır ve Bolu'dadır.
*Bolu'dan sonra İstanbul'a dönen, ancak seksen yaşını da geçen şair, nikris (mafsal romatizması) hastalığına yakalanır, yatağa düşer, gözleri görmez olur ve bilincini kaybeder.
*29 Nisan 1809 tarihinde de bu dünyadan göçer.
*Kasidelerinde Nefî’yi, gazellerinde Bâkî ve Nâbî’yi taklit eden şair, daha çok mesnevileriyle tanınmıştır.
*Kolay söyleyen, sağlam ve kuvvetli bir dili vardır.
*Anlam ve şekil sanatlarına çok fazla yer veren sanatçı, duygu ve heyecanları ve fikirleri bakımından büyük bir şair değildir.
*Nedîm tarzında yazmakla birlikte Nedîm'i taklit eden şiirlerinde çok başarılı olabildiği söylenemez.
*Sürûri ile sürekli takışmaları sonucu karşılıklı birbirlerine hicivler yazmışlar hatta bu tartışmalar yüzünden bir ara görevinden de azledilmiştir.
*Çeşme vs. gibi şeyler için de şiirler yazmış, tarih düşürme konusunda başarılı örnekler vermiştir.  
*Eğlenceye ve işrete olan düşkünlüğü kimi zaman devletteki görevlerinden azl edilmesine yol açmıştır.
*Muzip şiirleri ile ün salmış, bu tarz şiirleri, Eşref ve Neyzen Tevfik gibi şairlerimizin üzerinde tesirli olmuştur.
*Vehbî şiirde geçmiş divan şairlerini aşamamakla beraber belli bir seviyeyi korumayı başarabilmiştir.


SÜMBÜLZADE VEHBİ’NİN ESERLERİ:
Divan, Tuhfe-i Vehbî, Lutfiyye, Nuhbe-i Vehbî, Şevk-engîz, Münşeât


Divan:
*Altı bölümden oluşan hacimli divanın giriş bölümünden sonra ayrı başlıklar altında sırasıyla Arapça kasideler ve beyitler, Sultan Mustafa için yazılmış bir methiyeyi de içeren Farsça divançe, kasideler, tarihler, gazeller yer alır.  
*III. Selim’e sunulan divanda Şeyhülislâm Esadefendizâde Mehmed Şerif Efendi, Râgıb Paşa ve Halil Hamîd Paşa’ya takdim edilen birçok kaside vardır.  
*Kaside ve gazeller arasında Hâfız-ı Şîrâzî, Sa‘dî-i Şîrâzî, özellikle Sâib-i Tebrîzî gibi İranlı ve Bâkî, Nâbî, Sâbit, Nef‘î gibi Osmanlı şairlerine nazîreler ve tahmîsler bulunmaktadır.  

Tuhfe-i Vehbî:
*Öğrencileri olan, Sadrazam Halil Hamîd Paşa’nın iki oğlu için kaleme alınmış, değişik vezinlerde elli sekiz kıtadan oluşan Farsça-Türkçe bir sözlüktür.  
*Eser, önceki sözlüklerde bulunmayan Farsça kelime ve ifadelere yer vermesi dolayısıyla çok tutulmuş, medreselerde ve rüşdiyelerde ders kitabı olarak okutulmuştur.  
*Müellifin sağlığında basılan eser Hayâtî Ahmed Efendi ve Lebîb Efendi tarafından şerhedilmiştir.

Lutfiyye:
*Şairin, oğlu Lutfullah için Nâbî’nin Hayriyye’si tarzında yazdığı 1181 beyitlik manzum bir nasihat kitabıdır.  
*Edebî değerinden çok bir Osmanlı müellifinin toplum hakkındaki görüşlerini yansıtması açısından önemli görülmüştür.  

Nuhbe-i Vehbî:
*III. Selim’e ithafen 1799 yılında kaleme alınmış Arapça-Türkçe manzum bir sözlüktür.  
*Bu eserde de Tuhfe’de olduğu gibi az bilinen kelimelere yer vermiştir.  
*Tuhfe’den daha hacimli olan Nuhbe, ilki Vehbî hayattayken olmak üzere birçok defa basılmıştır.
*Cumhuriyet dönemine kadar mekteplerde okutulan bu iki sözlük Vehbî’nin bir âlim olarak tanınmasında etkili olmuştur.

Şevkengîz:
*Bir zenpâre ile mahbubperestin kız ve oğlanların güzelliklerini karşılaştırdıkları, sonunda ilâhî aşka yöneldikleri 770 beyit civarında münazara tarzında bir eserdir.  
*Mahallîleşme akımı çerçevesinde değerlendirilebilecek olan eser bu tür kelime ve deyişler açısından zengindir.  

Münşeât:
*Sünbülzâde Vehbî’nin münşeâtı bir yangında yok olmuşsa da bazı inşâ örnekleri Letâif-i İnşâ, Münşeât-ı Azîziyye ve kendi divanının bazı nüshalarında yer almaktadır.

İçeriğe dön