ZÜBEYDE FİTNAT HANIM HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) / SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

İçeriğe git

ZÜBEYDE FİTNAT HANIM HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ

SANATÇILAR > SANATÇILAR
ZÜBEYDE FITNAT HANIM: (18. YÜZYIL)
*Divan edebiyatı şairi.

*En beğenilmiş kadın divan şairidir.
*Fıtnat Hanım’ın esas adı kabir taşında yazdığı üzere Şerife Zübeyde’dir.
*Hayatı hakkında çok detaylı bilgi yoktur.
*İstanbul’da doğmuştur.  
*Birçok şeyhülislam çıkarmış, kültür seviyesi çok yüksek bir aileden gelmektedir.  
*Fıtnat’ın yetişmesinde, şiirlerinde görülen ileri kültürü elde etmesinde aile çevresinin rolü büyüktür.
*Fıtnat Hanım’ın şöhret ve istidadının Koca Râgıb Paşa’nın sadâreti zamanında parladığı dile getirilmiştir.
*Divanında “Arz-ı Hâl-i Manzum” adıyla yer alan mesnevi şeklindeki bir manzumesi, Fıtnat’ın bir ara evinin “yatak yorgan kalmamacasına” bütün eşyası ile yandığını ve zamanın hükümdarından kendisini evsizlikten kurtarması için yardım dilediğini haber vermektedir.  
*Hayatının birçok yönleri gibi doğum tarihi belli olmadığından gerçek yaşı tesbit edilemeyen Fıtnat Hanım 1780 yılında ölmüştür.  
*Nazım tekniğine olan hâkimiyetine, ifade kuvvet ve rahatlığına rağmen küçük çapta bir divanda kalması, Fıtnat’ın uzun ömürlü olmadığını akla getirir.  
*Medrese tahsili görmeden, klasik edebiyat için gerekli bilgi ve görgüyü kazanarak sanat kabiliyetini geliştirmek gibi bir imkânı elde etmiş nâdir Osmanlı kadınlarından biridir.  
*Küçük hacimli divanında sayıları çok olmasa da klasik şiirin hemen hemen her şeklini kullanmıştır.
*Fıtnat, geniş çerçeveli manzumelerden çok küçük hacimli şiirler yazmayı tercih etmiştir.
*Şiirlerinin çoğunluğu gazel ile tarih manzumeleri etrafında toplanır.
*Fıtnat, I. Mahmud dışında (Bahâriyye Kasidesi)  devrinin diğer padişahları için kaside yerine tarih manzumeleri yazmayı tercih etmiştir.  
*Fıtnat, asıl hüviyet ve sanat değerini aşk ve hikmet vadisindeki şiirlerinde ortaya koyar.  
*Aşkı kadınca söylemek yerine erkek şairlerden farksız ifade etmiştir.
*Kadın şair sıfatı ile gösterdiği üstün kabiliyet, kendisini devrinden başlayarak sevimli ve cazip kıldığı kadar kazandığı şöhretle beraber şiirlerine karşı devamlı bir ilgi uyandırmıştır.  
*Fıtnat Hanım, klasik edebiyatta gelmiş geçmiş kadın şairlerin içinde nazım tekniğine en hâkim, ifadesi en pürüzsüz ve kuvvetli olanı kabul edilmektedir.  
*İfadesinin düzgünlüğü daima dikkat çeken Fıtnat, imaj ve işlediği mazmunlar yönünden sınırlı bir çerçeve içinde kalmış, parlak teşbihler, çarpıcı imajlar peşinde olmamıştır.  
*Aynı mazmunu her ele alışta ötekinden farklı bir ifadeye dökebilmek meziyetini göstermiştir.
*17. asırdan bu yana kendini gittikçe hissettiren mahallî renge açılış türünden bir eğilim onda yer bulmamıştır.
*Bir şeyhülislâmlar ailesi içinde yetişmesine, babasının divanındaki dinî şiirlerin zenginliğine karşılık Fıtnat iki na’t dışında dinî ilhamlar dile getirmemiş, tasavvufa da açık olmamıştır.  
*Fıtnat Hanım’ın küçük divanı, klasik şiiri bütün erkân ve esasları ile temsil edebilecek kuvvettedir.  
*I. Mahmud hakkındaki “Bahâriyye”sinin yanı sıra Hekimoğlu Ali Paşa’nın üçüncü defa sadârete gelişine dair “gelen” redifli “teşrîfiyye”si ve Şeyhülislâm Vassâfzâde Esad Efendi’ye olan “Kalemiyye” kasidesiyle müseddes bahâriyyesi, şöhreti büyük divan şairlerinin divanlarında rahatlıkla yer alabilecek seviyededir.  
*Gazellerinde çok defa Nâbî ve Koca Râgıb Paşa yolunda gitmekten hoşlanmış, onlar gibi hikemî söyleyişlere yönelmiş, öte yandan şiirini Şeyhülislâm Yahyâ Efendi ve Nedîm edasında ince duyuş ve ifadelerle örmüştür.
*Şiirinin gelişmesinde nazîre tarzı mühim bir yer tutan Fıtnat’ın altmış bir tam gazelinden elli ikisi nazîre yolundadır.  
*Divanı, Mihrî Hatun, Leylâ Hanım ve Şeref Hanım’ın divanları yanında hacimce küçük kaldığı halde Fıtnat onların hepsinden daha fazla kendisinden bahsettirmiş, antolojilere girmiş şiirleriyle kendini edebiyat tarihine ve yılların eskimeyen zevkine kabul ettirmesini bilmiştir.  
*Çok tutunmuş dört de şarkı güftesi bulunan Fıtnat’ın meşhur gazellerinden bazıları bestelenmek suretiyle daha da yaygınlık kazanmıştır.  
*“Âferin erbâb-ı aşkın kuvvet-i bâzûsuna” mısraı ile dillerden düşmeyen gazeli hemen yazıldığı çağda bestekâr Halim Ağa tarafından hicaz makamında bestelenmiştir.
*Fıtnat Hanım’ın şairliğinde dikkat çeken bir taraf da lugaz ve muamma yazmaktan çok hoşlanmasıdır.  
*Fıtnat Hanım’ın şöhret bulmuş, beğenilmiş şiirlerinden bazılarının XIX. yüzyılın başından itibaren Batı dillerine yapılmış tercümeleri görülür.
*İslâm dünyasının tanınmış kadınlarını toplu bir şekilde ele alan Mehmed Zihni Efendi onu şiirde çok ileri derecede maharete sahip görmektedir.  
*Muallim Nâci de şöhreti ve şiirdeki usta seviyesi dolayısıyla ona “meliketü’ş-şuârâ” unvanının yakışacağını söyler.
*Şiirleri onunkinden sayıca çok fazla olan Leylâ Hanım, “Fıtnat merhûmeyi tanzîre yoktur kudretim / Hâme taksîrin bilip nâçâr kendin gösterir” derken, divanı onunkinden birkaç misli hacimde olan Şeref Hanım da onun gibi bir kadın şairin bir daha kolay kolay gelmeyeceğini itiraf eder.
*Fıtnat’ın şiirdeki şöhretinden başka nesir vadisinde de kaleminin kuvvetinden bahsedilmiş, güzel mensur yazıları olduğu haber verilmiştir.  
*Hazırcevaplığı ve irticâlen şiir söyleme kabiliyeti, kendisiyle Râgıb Paşa ve şair Haşmet arasında geçtiği rivayet edilen bazı fıkraların doğmasına yol açmıştır.  
*Fıtnat Hanım’ın adını, şiiriyle kazandığı şöhret ve takdir yanında şahsiyeti etrafında meydana gelmiş fıkralar da ayrıca yaşatmıştır.  
  
ZÜBEYDE FİTNAT HANIM’IN ESERLERİ:
Divan

İçeriğe dön