AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI-16
AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI-16
DİVAN EDEBİYATINDA NESİR:
DİVAN NESRİ'NİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
*Divan edebiyatında nesir, şiirin gölgesinde kalmıştır; ikinci plandadır.
*Dil, konu ve tür yönünden Arap ve İran edebiyatlarının etkisindedir.
*Konu ve düşünceden çok, söyleyiş güzelliğine önem verilir.
*Dili yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklüdür.
*Söz sanatlarına ve mecazlara önem verilir.
*Cümleler uzundur. Paragraf düzeni yoktur.
*Cümlelere yerleştirilen secilerle (uyaklı sözlerle) şiirdekine benzer bir ahenk oluşturulmaya çalışılır.
*Noktalama işareti kullanılmaz.
*Türkçe cümle yapısına dokunulmamıştır. Cümlede özne-tümleç-yüklem dizisi korunmuştur.
*Düzyazıda dini-ahlaki konular ağırlıklı olarak işlenir.
*Tarihi olaylar, gezi izlenimleri, toplumsal sorunlar, bireysel duygular gibi konuların da işlendiği olur.
Not: Divan nesrinde iyi nesir yazarına Münşi, iyi nesir yazılarına İnşa, nesir yazılarının bir eserde toplanmasına Münşeat denir.
-----------------------------------------
DİVAN EDEBİYATI NESİR ÇEŞİTLERİ:
SADE NESİR:
*Halk için yazılan sade anlatımlı nesirlerdir.
*Kolay anlaşılır olma esas alınmıştır.
*Halk için yazılan bu nesirlerde masal, efsane, öykü, destan; dinî ve tasavvufi konular anlatılır.
*Yabancı sözcük ve tamlama sayısı azdır.
*Genel olarak tefsir ve hadis kitapları, din ve tasavvuf kitapları, tarih, menakıpname ve destan niteliği taşıyan eserler sade nesirle yazılmıştır.
Kul Mes’ut > Kelile ve Dimne Tercümesi
Mercimek Ahmed > Kabusname Tercümesi
Sehi Bey > Heşt Behişt adlı şuara tezkiresi
Seydi Ali Reis > Mir’atü’l-Memalik (gezi yazısı) / Kitabü’l Muhit (coğrafya kitabı)
Evliya Çelebi > Seyahatname
Erzurumlu Mustafa Darîr > Kitâb-ı Siyer-i Nebî
Lâmiî > Nefâhâtü’l-Üns Tercümesi
Ali Şir Nevai > Muhakemetül Lügateyn
-----------------------------------------
ORTA NESİR:
*Sade ve süslü nesirin özelliklerini bir arada taşıyan nesir türüdür.
*Yer yer süslü nesrin niteliklerini taşımakla beraber anlatmak isteneni anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir.
*Konuşma dilinden uzaklaşılmıştır.
*İçerik ön planda tutulur.
*Öğretmek amacıyla yazılan bilim ve kültür eserleri orta nesirle yazılmıştır.
*Ustalık göstermek amacı güdülmemesine, söz oyunlarına başvurulmamasına karşın dili, sade nesirden ağırdır.
Naîmâ > Naima Tarihi
Peçevî > Peçevi Tarihi
Kâtip Çelebi > Mîzânü’l-Hak, Düstûrü’l-Amel
Koçi Bey > Koçibey Risâlesi
Fuzûlî > Şikâyetnâme
Kâtip Çelebi > Tuhfetü’l-Kibâr fî Esfâr il-Bihâr
-----------------------------------------
SÜSLÜ (SANATLI) NESİR:
*Düşüncenin, konu ve anlamın ikinci plana atıldığı, söz oyunlarıyla, sanatlarla yüklü, dili ağır nesirdir.
*Seciler (düzyazıda kafiye), söz ve anlam sanatları, bağlaçlarla uzayıp giden cümleler bu nesrin ayırıcı özelliğidir.
*Dili, yabancı söz ve tamlamalarla yüklüdür.
*Sanatçı, süslü nesirde ne kadar usta olduğunu gösterme amacını taşır.
*Dar bir çevre içinde kalmıştır.
*Daha çok, ahlak ve felsefe konularını işleyen süslü nesir, bazı mektuplarda da görülür.
Sinan Paşa > Tazarruname
Hoca Sadettin Efendi > Tâcü’t-Tevârîh
Nâbî > Tuhfetu’l-Harameyn
Veysi ve Nergisi’nin eserleri
-----------------------------------------
TEZKİRE:
*Çeşitli mesleklerden önemli kişilerin hayatlarını anlatmak üzere düzenlenen eserlere “tezkire” denir.
*İlk kez İran edebiyatında ortaya çıkmıştır.
*Tezkireler “konularına”, “kapsadıkları kişilerin mesleklerine” göre çeşitli adlarla anılmışlardır.
(Tezkiretü'l-Şuara/Şairler Tezkiresi)
*Tezkire, biyografinin Divan edebiyatındaki karşılığıdır.
*Belge ve kaynak durumundadır.
*İlk tezkire örneği > Ali Şir Nevai'nin, "Mecalisü'n Nefais" (15. Yüzyıl)
*Anadolu sahasında ilk ve en önemli örnek > Sehi Bey'in Heşt Behişt Tezkiresi (Sekiz Cennet)
*Fatin’in “Hatimetü’l- Eş’ar” adlı eseri son tezkire örneği olarak görülmektedir. (19. Yüzyıl)
*Latifi'nin "Tezkiretü'ş Şuara" adlı yapıtı süslü nesir örneğidir.
*Ali Şir Nevai, Latîfî, Sehi Bey, Âşık Çelebi, Şeyh Galip ve Fatin Efendi önemli tezkire yazarlarıdır.
*Şair tezkireleri yerini 19. yüzyılda “müntehabat” denilen seçkilere bırakmıştır.
-----------------------------------------
TARİH:
*Tarih incelemeleri sonucunda yazılan metinlere de “tarihî metin” denir.
*Geçmiş dönemlerde meydana gelen olayları, savaşları o dönemin şartlarını göz önünde bulundurarak, sebep ve sonuçlarıyla anlatan nesir türüdür.
*Osmanlıda tarih yazarına müverrih denir.
*Geçmişteki olaylar ve gelişmeler gerçekçi bir üslup ve sade bir dille aktarılır.
*Osmanlı Devleti’nin resmi tarihi “Vakayiname” adıyla yazılmıştır.
*Vakayiname yazarlarına “Vakanüvis” adı verilirdi.
*İlk vakanüvis Mustafa Naimâ ile son vakanüvis Abdurrahman Şeref arasındaki görevlilerin en ünlüleri Râşid, Çelebizade Asım, Subhî, Vâsıf, Mütercim Asım, Şanizade Ataullah, Mehmed Naima ve İbrahim Peçevi’dir.
-----------------------------------------
SEYAHATNAME (GEZİ YAZISI)
*Herhangi bir kimsenin, daha çok bir edebiyat sanatçısının gerek yurt içinde gerekse yurt dışında gezip gördüğü yerlerdeki toplumları, kentleri, yerleri, yaşayışları, âdet ve töreleri, gelenek ve görenekleri, doğal ve tarihî güzellikleri, ilgi çeken değişik yönleri edebî bir üslup içinde kaleme alarak anlatmasına “gezi yazısı” (seyahatname) denir.
*Seyyah=Gezgin
*Seyahat Denince >> Marco Polo (Venedik), İbni Batuta (Arap), Evliyâ Çelebi (Türk)
-----------------------------------------
SEFARETNAME:
*Osmanlı imparatorluğu döneminde elçilik göreviyle yabancı ülkelere gönderilen kişilerin, bu görevleri esnasında duyduklarım, gördüklerini ve yaşadıklarını yazmak suretiyle meydana getirdikleri eserlere “Sefaretname” denir.
*Sefirlerin sefaretnameler hazırlamaları 17. yüzyıl sonlarından itibaren olmuştur.
*Sefaretnameler nesir olarak hazırlandığı gibi manzum olarak da yazılabiliyordu.
*Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris Sefaretnamesi, Sefaretnamelerin en tanınmış örneklerindendir.
-----------------------------------------
MEKTUP (Edebî Mektup)
*Bir yazarın, sanatçının, din büyüğünün vs. bir konudaki görüşlerini ve duygularını açıklamak için yazdığı nazım veya nesir türüne “edebi mektup” denir.
*Eski dönemlerde, kişisel edebî mektuplar, "Mektûbât = Mektuplar" adı altında toplanır ve geniş kitlelerin de okuyabilmesi için yayımlanırdı.
*Düz yazıların toplandığı “Münşeat”larda özel ve resmî mektuplara çokça yer verilmiştir. Yalnız bunların dili çok süslü ve ağırdır.
*Münşeatlar yazarının adıyla anılmaktadır: “Münşeat-ı Feridun Bey”, “Münşeat-ı Kâni” gibi.
-----------------------------------------
SİYASETNAME:
*Devleti idare edenlere, yöneticilik sanatı hakkında bilgiler veren yapıtlardır.
*İdeal bir devlet örgütünün nasıl olması gerektiği belirtilir ve kötü yönetimlerin zararlı sonuçları açıklanarak yöneticiler uyarılır.
Kutadgu Bilig / Yusuf Has Hacib
Siyasetname / Nizamülmülk
Kabusname / Keykavus
-----------------------------------------
İLMÎ ESERLER:
*Tıp, astronomi, coğrafya gibi konularda yazılan öğretici eserlerdir.
*Alanında uzman kişilerce kaleme alınır.
*Kelimeler mecaz anlamlarından çok gerçek anlamlarında kullanılır. Terimlere çokça yer verilir.
*Anlatım nesnel bir şekilde gerçekleşir.
*İlmî eserlerin, öğreticilik yönü ağır bastığından, bunlar yalın bir dille (sade nesir) yazılmaya çalışılmıştır.
-----------------------------------------
DİNÎ ESERLER:
*Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra ortaya koydukları ilk mensur eserler, dini metinlerdir.
*Kur’an tefsirleri, hadis kitapları, dinin inanç sistemini konu alan akaid kitapları, toplum ve bireyin hayatını düzenleyen fıkıh, ahlâk ve tasavvuf kitapları dinî metinleri oluşturan mensur ürünlerdir.
*Dini eserler genellikle medresede yetişen yazarlar tarafından oluşturulmuştur.
*Bazı İslami terimler kullanılmakla beraber sanattan, süsten kaçınılmış ve sade bir dil kullanılmıştır.
a. Tefsir: Türkler Müslüman olduktan sonra yeni dinlerinin kutsal kitabı olan Kur’an’ı Türkçeye çevirmeye başlamışlar, daha sonraları da İslam dünyasındaki geleneğe uyarak onun yorumu olan tefsirler yazmışlardır.
b. Hadis: İslam dininin Kur’an’dan sonra ikinci derecede gelen temel kaynağı olan hadis, Hz. Muhammed’in sözlerini, hareket ve davranışlarını; görüp de onayladığından dolayı müdahale etmediği durumları konu alan bir bilim dalıdır.
c. Akait: Akait, İslam dininin temel ilkeleri; imanın şartları olan Allah’a, peygamberlere, kitaplara, meleklere, ahrete, kaza ve kadere iman konusundaki kurallardır.
d. Fıkıh: Fıkıh, İslam hukuku teorileri ve uygulamaları ile ilgili meseleleri ele alan ilim dalıdır.
e. Tasavvuf Metinleri: Türk dünyasında tasavvuf anlayışının gelişip yayılması ve türlü tarikatların kurulması, zengin bir tasavvuf edebiyatının teşekkül etmesine sebep olmuştur.
f. Mesnevî Şerhleri: Geleneksel şerh tekniklerine göre, Rûmî’nin bu ölümsüz eseri (Mesnevi) çağımıza kadar pek çok yazar ve şair tarafından yorumlanmıştır.
g. Fütüvvet-nâmeler: Fütüvvet, Anadolu’da Ahilik diye bilinen dinî ve tasavvufî nitelikli “lonca kuruluşu”dur. Fütüvvetin adap ve erkânını anlatan el kitabı niteliğindeki eserlere “Fütüvvet-nâme” denir.
h. Siyer: Hz. Peygamberin hayatı ve kişiliği hakkındaki biyografik çalışmalar, zamanla, Arap edebiyatında “sîret” (çoğulu “siyer”) adı verilen bir türün doğmasına sebep olmuştur. Hz. Muhammed’in hayatını anlatmak üzere yazılan eserlerin ortak adıdır.
ı. Kıssas-ı Enbiyâ: Peygamberlerin hayat hikâyeleri ve onların etrafında oluşan efsanevî hikâyeleri konu alan çalışmalar. Kur’ân tefsirlerine dayanılarak genişletilmiş ve zamanla ayrı bir edebî tür halinde ortaya çıkmıştır.
i. Tezkiretü’l-Evliyâ:
*Tasavvuf büyüklerinin hayatları, tasavvufî çizgileri, olağanüstü halleri hakkında yapılan biyografik çalışmalar zamanla bir tür haline gelmiştir.
j. Hilye:
*Peygamber Efendimizin iç ve dış özelliklerini anlatan eserlerdir. Manzum da olabilir. Bazılarına dört halifenin tanıtımı da katılır.
-----------------------------------------
GAZAVATNAME (GAZANAME):
*Ordunun akınlarını, savaşlarını, kahramanlıklarını ve zaferlerini, düz yazı ya da şiir biçiminde anlatan eserlerdir.
*Daha çok din uğruna yapılan savaşlar için bu ifade kullanılır. Arap edebiyatında "magazi" diye bilinir.
*İlk gazavâtnâme örnekleri 15. yüzyılda yazılmaya başlanmıştır.
-----------------------------------------
MENAKIBNAME:
*Menakıbname, tarikat büyüklerinin ve şeyhlerin kerametlerini konu alan eserlere verilen addır.
*Bu eserlerde, içerisinde bulunulan ortamın gelenek, görenekleri ve inançları yansıtılır.
*Bu eserlerde yer alan kahramanlar olağanüstü işleri gerçekleştiren ve olağanüstü nitelikler taşıyan kimselerdir.
-----------------------------------------
SURNAME:
*Sevinçli olayları anlatan eserlerdir. (Şehzadelerin sünnet düğünleri ve kadın sultanların düğün törenleri gibi)
*Tarihi bir özellik de taşırlar.
*Manzum (genellikle kaside biçiminde) olanları da vardır.
*Nabi ve Vehbi’nin surnameleri vardır.
*Figani’nin Kanuni’nin oğullarının sünnetini anlattığı “Suriyye Kasidesi” bu türün en iyi örneklerindendir.
-----------------------------------------
ŞEHRENGİZ:
*Bir şehrin güzelliklerinin anlatıldığı eserlerdir.
*Manzum da olabilir.
*Daha çok klasik mesnevi biçiminde kaleme alınırlar.
-----------------------------------------
HABNAME:
*Görülen bir rüya anlatılıyormuş gibi, bir olay ya da kişi hakkında görüşlerin söylenmesi biçiminde yazılır.
*Manzum da olabilir.
*Veysi’nin (17. yüzyıl) Habname’si bu türün en önemli örneğidir.
*Habnameler eleştiri ve yergi de içerir.
AYT EDEBİYAT DERS NOTLARI: