MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖNCESİ DÜŞÜNCE AKIMLARI - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) / SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

İçeriğe git

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖNCESİ DÜŞÜNCE AKIMLARI

EDEBİYAT > BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI(MODERN DÖNEM) > MİLLİ EDEBİYAT
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ÖNCESİ DÜŞÜNCE AKIMLARI:
(OSMANLICILIK, İSLAMCILIK, BATICILIK, TÜRKÇÜLÜK)

(MİLLİ EDEBİYAT / 1911-1923 /İKİNCİ MEŞRUTİYETTEN CUMHURİYETE)

*Bazı devlet adamları ve aydınlar, Osmanlı’nın dağılma dönemini durdurup devleti yıkılmaktan kurtarma adına arayışlara girmişlerdi.
*Bu arayışların sonucunda çeşitli düşünce akımları gelişti.
*Bunların başlıcaları şunlardır: Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık, Türkçülük
*Bu akımlar sadece siyasî özellik göstermemiş, sanat ve edebiyatı da etkilemiştir.
*Millî Edebiyat dönemi ürünlerinde de bu fikir akımlarının etkisi görülür.
*İslamcılık, Osmanlıcılık ve Batıcılık yaygın bir hareket hâline gelememiştir.
*Türkçülük akımı ise hem Cumhuriyetin kurulmasında ve devamında hem de Millî Edebiyatın doğmasında önemli rol oynamıştır.


OSMANLICILIK:
*Osmanlı coğrafyasında yer alan bazı ulusların ayrı devletler kurma düşüncesinin önüne geçmek için “Osmanlı milleti oluşturma” fikrini savunan akımdır.
*Gayrimüslim ve Müslüman unsurları bir arada tutma amacı güdülür.
*Din farkı gözetmeksizin toplumsal birliktelik düşüncesi hâkimdir.
*II. Mahmut zamanında ortaya çıkmıştır.
*Devletin siyasî birliğini sürdürebilmek düşüncesiyle oluşmuştur.
*Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan vatandaşları ırk, din ve dil ayrımı yapmadan eşit kabul eder. Aslında bu Osmanlının kuruluşundan beri hâkim olan düşüncedir.
* "Osmanlılık düşüncesi geçmişteki gibi uygulandığında tekrar başarılı olabilir." düşüncesi bu akımın temelini oluşturur.
*Osmanlıcılık akımı, İslamcılık ve Batıcılık gibi önce siyasal alanda ortaya çıkmıştır.
*Bu akımı savunanların başında Ali Paşa, Fuat Paşa,  Mithat Paşa, Genç Osmanlılar, Ziya Paşa, Ali Suavi, Agâh Efendi, Namık Kemal ve Ahmet Mithat gelmektedir.
*Bu düşünce, Balkan Savaşları’nın kaybedilmesi ve Balkanlardaki Türk olmayan azınlıkların bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle birlikte zayıflamıştır.
*Bu akımdan sonra İslamcılık bu akıma alternatif olarak çıkmıştır.


İSLAMCILIK:
*İslamcılık, 19. yüzyılın ikinci yarısında önem kazanan bir düşünce akımıdır.
*Bu akıma göre; toplumun temel direği dindir; din ile millet birdir; hangi milletten olurlarsa olsun bütün Müslümanların, halifenin etrafında birleşmesi gerekir.
*Amacı, farklı ırklardan Müslümanları birleştirip kalkındırmak, Hristiyan dünyasının karşısında bir denge unsuru hâline getirmektir.
*Orta Doğu, Afrika ve Balkanlardaki Müslümanların bir arada tutulması için çare olarak görülür.
*İslamcı anlayışta "İslam dininin, tüm ilerlemelerin anahtarı olduğu, kuralları doğru uygulanırsa gelişmiş milletlerin seviyesine ulaşılabileceği" düşüncesi hâkimdir.
*İslamcılar, Batı'nın bilim ve tekniğinin alınması gerektiğini savunmuş; fakat, Batı taklitçiliğine karşı çıkmışlardır.
*Islahat Fermanı, İslamcılık akımının gelişmesinde etkili olmuştur.
*Gayrimüslimlere verilen ayrıcalıklar Müslüman aydınları harekete geçirmiş; İslamcılık düşüncesi ortaya konulmuştur.
*Avrupalıların Panislamizm dedikleri bu düşünce Genç Osmanlılardan bir grup tarafından ortaya atılır.
*Sultan Abdülaziz zamanında başlayan bu akım II. Abdülhamid tarafından desteklenmiş, Cemaleddin Efgani tarafından sistemleştirilmiştir.
*Bu akımın temsilcileri Mısır’da Muhammed Abduh ve Abdülaziz Caviş, Balkanlar’da Filibeli Ahmet Hilmi Bey, İstanbul’da Said Halim Paşa, Mehmet Akif ve Eşref Edip’tir.
*Önce siyasî düşünce olarak ortaya çıkmış, sonra edebiyat ve düşünce adamları tarafından savunulmuştur.
*Osmanlı Devleti içindeki Türk olmayan Müslüman halklarla kaynaşma, birlikte hareket etme düşüncesini ileri sürmüşlerdir.
*Bu düşünceyi savunanlar çoğunlukla "Sırat-ı-Müstakim", "Sebilürreşat", "Mekatip" ve "İslam" gibi dergilerin etrafında toplanmışlardır.
*Şemsettin Günaltay, Cevdet Paşa, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Hacı Zihni Efendi, Elmalılı Hamdi, Babanzade Ahmed Naim akımın savunucularındandır.
*Bütün çabalara rağmen İslamcılık akımı çok taraftar toplayamamış, siyasî gelişmelerle etkinliğini yitirmiştir.
*İslamcılık akımı özellikle devlet tabanında etkili olmuşsa da maalesef Osmanlı’nın dağılmasını engelleyememiştir.


BATICILIK (GARPÇILIK):
*Batılılaşmayı devletin sorunlarını çözmede, dinamik ve etkili bir çözüm yolu olarak gören akımdır.
*Kaynağını ıslahat ve tanzimat hareketlerinden alır.
*Batılı tarzda düşünme, hareket etme ve yaşamayı esas alır.
*Osmanlının kendi temel dinamiklerine zarar vermeden ilerlemek amaçlanır.
*İlk önderleri padişahlar ve onların destekledikleri sadrazamlar olmuştur.
*İlk olarak askerî alanda başlayan Batılılaşma hareketi, daha sonra devlet ve toplum hayatında da etkili olmuştur.
*Tanzimat döneminde Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa; Meşrutiyet döneminde de Abdullah Cevdet’in başını çektiği Tevfik Fikret, Celal Nuri, Kılıçzade Hakkı, Baha Tevfik ve Süleyman Nazif gibi şahıslar Batıcılık anlayışının gelişmesi için gayret sarf etmişlerdir.
* “İçtihat dergisi” başta olmak üzere çeşitli süreli yayınlarda bu fikir yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır.
*I. Meşrutiyetten sonra Batılılaşmanın önderleri Jön Türkler olmuştur.
*Batının sosyal, siyasî, ekonomik ve felsefi görüşlerine uygun bir devlet anlayışını benimsemişlerdir.
*Batıcılara göre, Osmanlı Devleti'nin en büyük problemi Batılı olmamaktan kaynaklanmaktadır.
*Aile düzeninden, ekonomik yapıya, yargı kurumlarından kılık kıyafete, kültür ve medeniyet anlayışından dini müesseselere kadar bütün millet ve devlet bünyesinde Batılılaşmamızı şart gören bu akım; Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet inkılaplarıyla bir ölçüde gerçekleşmiş bulunmaktadır.
*Cumhuriyet devri içerisinde gelişen Türk Edebiyatı üzerinde bu Batıcılık akımının önemli izleri vardır.


TÜRKÇÜLÜK:
*1789 Fransız ihtilali Osmanlı’da da milliyetçilik hareketlerini ortaya çıkarmıştır.
*Osmanlı bayrağı altında bilinçsizce yaşayan Türkleri millî bir duygu ile bilinçlendirmek, milliyetini idrak ettirmek amacını taşır.
*Batıyı taklit etmeden modernleşmek isteği hakimdir.
*Türkçülük; dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla, yani bir kültür hareketi olarak başlamış, zamanla siyasî bir nitelik kazanmıştır.
*Önce edebiyat alanında varlık gösterip daha sonra siyasi bir akım haline gelen tek akımdır.
*Osmanlı dışındaki Türkleri de işin içine katma hedeflenir.
*Türkçülüğe göre devlet; ancak dili, dini, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta durabilir.
*Bu akım ile ilgili ilk çalışmaları Tanzimat döneminde Ahmet Vefik Paşa, Ali Suavi, Ahmet Cevdet ve Şemsettin Sami ortaya koymuştur.
*Türkçülüğün II. Meşrutiyet’ten sonra sosyolojik, tarihi, felsefi ve siyasi kuramını oluşturmasının mimarı Ziya Gökalp’tir.
*Balkan Harbinden sonra kurulan dernek ve yayın organlarıyla yaygınlık kazanmıştır.
( "Türk Derneği", "Türk Yurdu", "Türk Ocağı", "Halka Doğru", "Yeni Mecmua”, “Türk Sözü”, “Milli Tetebbular Mecmuası", "Genç Kalemler" )
*Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Cevdet Kudret, Yusuf Akçura, Gaspıralı İsmail, Hamdullah Suphi, Bursalı Tahir, Ağaoğlu Ahmet de Türkçülük fikrinin yaygınlaşmasında aktif rol oynamışlardır.
*Bu akımın edebiyata yansımasıyla dilde sadeleşme başlamış, "Yeni Lisan" hareketiyle de Türkçeyi ve kurallarını esas alan bir dil anlayışı benimsenmiştir.
*Bu akım, Milli Edebiyat döneminin temelini oluşturmuştur.
*Türkçülük akımı, halk tarafından en çok benimsenen, uzun soluklu bir akım olmuştur.


TARİH İÇİNDE TÜRK EDEBİYATI


İSLAMİYET ÖNCESİ (DESTAN DÖNEMİ)













    CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER



    CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBÎ METİNLER

    ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (HİKÂYE-ROMAN)



    GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (TİYATRO METİNLERİ) (DRAMA METİNLERİ)

    İçeriğe dön