DİVAN ŞİİRİ / DİVAN EDEBİYATI VE ÖZELLİKLERİ - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) / SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

İçeriğe git

DİVAN ŞİİRİ / DİVAN EDEBİYATI VE ÖZELLİKLERİ

EDEBİYAT > İSLÂMİ DÖNEM (DİN DÖNEMİ) > DİVAN EDEBİYATI / DİVAN ŞİİRİ
DİVAN ŞİİRİ / DİVAN EDEBİYATI:
*Özellikle medreseden yetişen aydın kişilerin, Arap ve Fars (İran) edebiyatlarını örnek alarak oluşturdukları edebiyattır.
*Divan edebiyatına "Yüksek Zümre Edebiyatı (Havas Edebiyatı)", "Klasik Türk edebiyatı", “Eski Türk Edebiyatı”, “Osmanlı Türk Edebiyatı”, ”Saray Edebiyatı”  gibi isimler verilir.
*Şairlerin şiirlerini topladıkları "divan" isimli kitaplar nedeniyle daha yaygın olarak kullanılan isim "Divan edebiyatı"dır.
*13. yy.da başlamış, 16 ve 17. yy.larda gelişmiş ve 19.yy.a kadar devam etmiştir.
*Ayetler, hadisler, İslami bilimler, İslam tarihi, tasavvuf, İran ve Arap mitolojisi, peygamber kıssaları, evliya hikâyeleri, tarihi kişiler ve olaylar bu edebiyatın kaynaklarını oluşturur.
*Divan edebiyatı şiir ağırlıklı bir edebiyattır.
*Düz yazı ile oluşturulan eserler de mevcuttur.
*İnsanın iç dünyasına yönelik, soyut ve kitabi bir edebiyattır.
*Divan şiiri soyut, yüce ve ideal olana yönelik bir şiirdir.
*Bu şiirlerde somut ögelerden çok, soyut ögeler; gerçek güzellerden çok, hayalî güzeller; günlük hayatın gerçeklerinden çok, efsanelerin, tarihin ve dinî ögelerin kendine özgü gerçeklikleri ağır basmıştır.
*Daha çok saray ve çevresine seslenir.
*Divan edebiyatı sanatçıları, kendinden önceki büyük sanatçılara son derece hayrandır ve bağlıdır.
*Önceki sanatçılar bu yüzden taklit edilmiştir.
*Toplum için sanat değil; sanat için sanat anlayışı egemendir.
*Dil süslü ve sanatlıdır.
*Arapça ve Farsça kelime ve tamamlamalara sıkça yer verilir.
*Ağır bir dil kullanılmıştır.
*Divan şiiri kendine özgü zevk ve anlayışların hâkim olduğu bir ortamda oluşmuştur. Bu ortam, İslami ögelerle saltanat anlayışının bir arada düşünüldüğü Osmanlı Devleti'ndeki saray çevresidir.
*Şairler, dil ve anlatım yönünden en güzele ulaşmayı gaye edinirler.
*Bu şiir geleneğindeki şairlerin hemen hepsi, Türkçenin yanı sıra Arapça ve Farsçayı da bu dillerde güzel şiirler yazacak kadar iyi bilen, eğitimli kişilerdir.
*Anlam ve söz sanatlarına yer vermek bir hüner olarak görülmüştür.
*Şiirde konu bütünlüğü aranmaz. Beyit bütünlüğü esastır. Her beyit ayrı bir konuyu işler.
*Bütün güzelliğine değil parça güzelliğine önem verilmiştir.
*Konudan çok konunun işleniş biçimi önemsenmiştir.
*Divan şiiri kuralcı ve biçimci bir şiir geleneğidir.
*Anlamdan çok söyleyiş önemlidir. Ne söylediği değil nasıl söylediği önemlidir.
*Nazım şekli olarak gazel, kaside, rubai gibi Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri kullanıldığı gibi tuyuğ ve şarkı gibi divan edebiyatının Türklerin kazandırdığı nazım şekilleri de kullanılmıştır.
*Nazım şekilleri süreç içinde kendi geleneklerini (gazel yazma geleneği, kaside yazma geleneği vb.) oluşturmuştur.
*Nazım birimi olarak ağırlıklı olarak beyit ve bent tercih edilmiş; beyte göre az da olsa dörtlük kullanılmıştır.
*Şiirde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
*Tüm şairlerin kullandığı mazmunlar (klişeleşmiş, kalıplaşmış sözler) kullanılır.
*“Kafiye göz içindir.” anlayışı hâkimdir.
*Genellikle tam ve zengin kafiye kullanılır.
*Konular: Aşk (genellikle ilahi aşk), tabiat, sevgilinin güzellikleri, kadercilik, tasavvuf
*Konu bütünlüğü olmadığı için şiirlere başlık konulmaz.
*Her şiir redifiyle, nazım biçimiyle veya türünün adıyla anılır.
*Divan şiirinde kaderci bir dünya görüşü hâkimdir.
*Genelde dünyanın geçici olduğundan, zamanın kötülüğünden bahsedilir.
*Şairler, mahlaslarını son beyitte söylemişlerdir.
*Divan şiirinde Arapça, Farsça, Türkçe kelime ve tamlamalardan oluşan Osmanlı Türkçesi kullanılmıştır.
*Şairler beğendikleri şiirleri ve şairleri taklit etmişler; onlardan daha güzel yazmaya çalışmışlardır.
*Bu şiir geleneğinin ilk temsilcisi 13. yüzyıl şairlerinden Hoca Dehhânî'dir.


*Bazı Önemli Divan Şairleri:
15. yüzyıl: Şeyhî, Ahmet Paşa, Necatî
16. yüzyıl: Bâkî, Fuzûlî, Hayalî, Zâtî, Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman), Taşlıcalı Yahya, Bağdatlı Rûhî, Lâmî
17. yüzyıl: Nefî, Nâbî, Şeyhülislam Yahya, Sâbit, Nailî, Neşâtî, Nevizâde Atayî
18. yüzyıl: Nedîm, Şeyh Galip, Enderunlu Vâsıf, Koca Ragıp Paşa, Sümbülzâde Vehbî
19. yüzyıl: Yenişehirli Avnî, Vâsıf, Leskofçalı Galip


DİVAN EDEBİYATI (KLASİK EDEBİYAT) NAZIM BİÇİMLERİ VE TÜRLERİ


DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ (MISRA)



DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ (BEYİT)




DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ (DÖRTLÜK)




DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ (BENT)








TARİH İÇİNDE TÜRK EDEBİYATI


İSLAMİYET ÖNCESİ (DESTAN DÖNEMİ)













    CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER



    CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBÎ METİNLER

    ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (HİKÂYE-ROMAN)



    GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (TİYATRO METİNLERİ) (DRAMA METİNLERİ)

    İçeriğe dön