NASRETTİN HOCA FIKRALARI - TYT TÜRKÇE - AYT EDEBİYAT ( YKS ) / SONER HOCA

SONER HOCA İLE TÜRKÇE / EDEBİYAT

İçeriğe git

NASRETTİN HOCA FIKRALARI

EDEBİYAT > İSLÂMİ DÖNEM (DİN DÖNEMİ) > ANADOLU’DAKİ İLK ÜRÜNLER
NASRETTİN HOCA FIKRALARI:
*Kısa ve özlü anlatımı olan nükteli, güldürücü halk hikâyelerine fıkra denir.
*Ders vermek, bir dünya görüşünü savunmak, herhangi bir düşünceyi örnekle güçlendirmek, kanıt göstermek, sohbetlere renk katmak ya da hoşça geçirmek için söylenir.
*Türk kültür, edebiyat ve folkloru açısından fıkra denince akla gelen ilk isim, Nasrettin Hoca'dır.
*Bir taraftan güldüren öte taraftan düşündüren Nasrettin Hoca fıkraları, Türk halkının olay ve olgular karşısında takındığı tavrın, dokundurmalı ve esprili bir dille dışa vurumudur.
*Günümüze değin ulaşan sayısı hayli kabarık Nasreddin Hoca fıkraları anonim halk ürünleridir.
*Bu fıkraların orijinallerine yani Nasrettin Hoca'nın yaşadığı zaman diliminin Türkçesinin dil ve anlatım özelliklerini barındıran şekillerine ulaşmak olanaksızdır. Çünkü bu fıkralar, ilk söylendikleri anda yazıya geçirilmemiş, zamanla sözlü gelenek içinde çeşitli değişikliklere uğrayarak günümüze dek ulaşmıştır.
*Bu tür fıkralar daha çok sözlü edebiyat geleneğinin ürünleridir.
*Nasreddin Hoca fıkralarının temel özelliği, insandan yola çıkmasıdır.
*Fıkralarında insanın yaşam karşısındaki ve toplumdaki durumunu, zekice yapılan nüktelerle karikatürize eder Nasreddin Hoca.
*Zalimler, dalkavuklar, hak yiyenler, yalancılar, küçük dağları ben yarattım diyenler onun fıkralarında yerini alır.
*İnsanlık komedyasının bütün çizgileri, Nasreddin Hoca fıkralarında yerlerini almışlardır.
*Nasreddin Hoca fıkralarında kişiler pek kalabalık değildir.
*Başkahraman her zaman kendisidir.
*Etrafında en çok görülenler karısı, eşeği ve komşularıdır.
*Hoca’nın fıkralarından atasözleri gibi bazı hikmetli sonuçlar da çıkmıştır:
Parayı veren düdüğü çalar.”, “Acemi bülbül bu kadar öter.”, “Yorgan gitti, kavga bitti.”, “Vermeye gönlü olmayan ipe un serer.”, “Ye kürküm dünyası.” gibi.



NASRETTİN HOCA: (13. YÜZYIL)
*13. yüzyılda ortak halk zekâsının deneyim ve düşünce çizgileriyle zengin güldürücü fıkralarını kendi kişiliğinde toplayan ilk büyük isim Nasreddin Hoca’dır.
*Azerilerde ve İran’da Molla Nasreddin, Kazaklarda Koja Nasreddin, Özbeklerde Nasreddin Efendi, Uygurlarda Afandi adlarıyla tanınan Nasreddin Hoca, sayısız fıkralarıyla tanınmış bir Türk halk bilgesidir.
*Nasrettin Hoca, 1208 yılında Sivrihisar'ın Hortu köyünde doğmuştur.
*Öğrenim hayatına Hortu'da bulunan bir medresede başlayan Hoca, yörede çıkan kıtlık nedeniyle ailesinin Sivrihisar'a göç etmesi üzerine öğrenimine Sivrihisar'daki medresede devam etmek zorunda kalmıştır.
*Daha sonra Konya'ya giderek burada fıkıh (İslam hukuku) dersleri alan Hoca, ardından "gölge kadısı" (kadı adayı) görevine atanmıştır.
*Bir süre sonra bu görevinden ayrılarak Akşehir'e göç eden Hoca, burada bir ev kiralamış ve İmaret Medresesi'nde ders vermeye başlamıştır.
*Kısa sürede kendini Akşehir halkına sevdirip saydıran Hoca, zaman içinde akıl danışılan bir şahsiyete dönüşmüştür.
*Hoca'nın Akşehir'e yerleşmesinden beş altı yıl sonra, Moğol ordusu Anadolu'ya yayılmıştır.
*Hoca, 1284 yılında 76 yaşındayken Akşehir'de vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir.
*Nasreddin Hoca, bir halk filozofudur.
*Bir milletin tükenmez neşesi, kırılmaz iğnesi, yenilmez silahıdır Nasreddin Hoca.
*Nasreddin Hoca fıkralarıyla ilgili kitaplar dünyanın pek çok ülkesinde yayımlanmıştır.
*Nasreddin Hoca, güç durumlardan kurtulmak için küçük hesaplara başvurmaz.
*Her yaptığı sağduyuya, ahlak esasına dayanır.
*Olayın başında zekâsını ustalıkla gizler.
*Hoca, becerikli ve çalışkandır.
*Odun keser, hayvan yükler, buğdayını değirmene götürür, eşeğiyle pazara gider, alışveriş yapar.
*İmamlık ve kadılık da yaptığı işler arasındadır.
*Davetlerde bulunur. Her taşın altında vardır.
*Kanunlara, devlete, geleneğe saygılıdır. Sabırlı ve hoşgörülüdür. İnsanları sever.
*Dar gelirli olduğu halde iyimserliğini hiç yitirmez.
*Zarara uğrayınca hiç telaşlanmaz.
*Anadolu kültürünün en güçlü figürü Nasreddin Hoca mert, güler yüzlü, sabırlı, ağırbaşlı yapısı ile Türk halkının kendisidir.


TARİH İÇİNDE TÜRK EDEBİYATI


İSLAMİYET ÖNCESİ (DESTAN DÖNEMİ)













    CUMHURİYET DÖNEMİNDE COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER



    CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBÎ METİNLER

    ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (HİKÂYE-ROMAN)



    GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBÎ METİNLER
    (TİYATRO METİNLERİ) (DRAMA METİNLERİ)

    İçeriğe dön