ŞİİRDE ÖLÇÜ / VEZİN
EDEBİYAT > ŞİİR (COŞKU VE HEYECANI DİLE GETİREN METİNLER) > ŞİİRDE AHENK (SES VE RİTİM)
ŞİİRDE ÖLÇÜ (VEZİN):
*Şiirde ahengi ve dizelerin uyumunu sağlayan ögelerden biri de ölçüdür.
*Türk edebiyatında aruz ve hece olmak üzere iki ölçü kullanılmıştır.
*Son dönemlerde buna serbest ölçü de eklenmiştir.
a- HECE ÖLÇÜSÜ:
*Hece ölçüsü, şiiri oluşturan dizelerdeki hece sayılarının eşit olması kuralına dayanır.
*Hece sayıları eşitse hece ölçüsüne uyulmuş demektir.
*Hece sayılarını eşitlemek için “Karac’oğlan”daki gibi ses düşmeleri yapılabilir.
*Hece ölçüsü, milli ölçümüz kabul edilir.
* Aşağıdaki şiir 11’li hece ölçüsü ile yazılmıştır.
Çok oku, çok düşün, çok şeyler anla,
Aha bu mektubu alınca Hasan,
Manalar iplikten incedir amma,
Kelimeler biraz kalınca Hasan.
* Aşağıdaki şiir 7’li hece kalıbı ile yazılmıştır.
Bu dağı aşam dedim
Aşam dolaşam dedim
Bir hayırsız yâr için
Herkese paşam dedim
Aşam dolaşam dedim
Bir hayırsız yâr için
Herkese paşam dedim
>Durak:
*Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde, ahengi artırmak amacıyla mısralar belli yerlerinden ayrılır. Bu ayrım yerlerine durak denir.
*Duraklarda kelimeler ortalarından bölünemez.
*Daha çok 4+3, 4+4, 4+4+3, 6+5 durak sistemleri kullanılmaktadır.
Örnek: Aşağıdaki şiir 4+4=8'li hece ölçüsü ile yazılmıştır.
Gel dilberim / kan eyleme
Seni kandan / sakınırım
Doğan aydan / esen yelden
Seni gülden / sakınırım
Seni kandan / sakınırım
Doğan aydan / esen yelden
Seni gülden / sakınırım
b- ARUZ ÖLÇÜSÜ:
*Hecelerin kısalığı ve uzunluğu sırasına göre düzenlenmiş kalıplardan kurulu şiir ölçüsüdür.
*Aruz ölçüsünde hecelerin değerlerini belirleme işlemine takti denir.
*Kısa ünlü ile biten heceler kısa (açık) hece kabul edilir: "araba" sözcüğündeki hecelerin üçü de kısadır.
*Ünsüzle veya uzun ünlüyle biten heceler uzun (kapalı) hece kabul edilir: "çakmak, nâmahrem, bîtab" sözcüklerindeki tüm heceler uzundur.
*Bu ölçüde açık heceler “·, v” şeklinde, kapalı heceler ise “ _ “ şeklinde gösterilir. Bunlar ölçü kalıplarını oluşturur.
*Aruzda bazı heceler ilki kapalı ikincisi açık olmak üzere iki hece değerinde kabul edilmiştir (bir buçuk hece). Bu tür hecelere medli hece ya da bileşik hece denir.
*Sonunda iki ünsüz olan "Türk, üst, kurt" gibi heceler medli hecedir, yani bir buçuk hecedir. Başka deyişle bir uzun bir kısa hece kabul edilir.
*İçinde uzun ünlü olup ünsüzle biten "âb, yâr" gibi heceler medli hecedir, yani bir buçuk hecedir. Başka deyişle bir uzun bir kısa hece kabul edilir.
*Bu heceler, normal bir heceden daha fazla uzatılarak okunur ve bu şekilde okumaya med adı verilir.
*Aruz işlemlerinde medli heceler “ _ ·” şeklinde gösterilir.
*Dize sonlarındaki her hece uzun kabul edilir.
*Aruz ölçüsüne uydurmak için bir sözcüğün sonundaki ünsüz, ünlüyle başlayan sonraki sözcüğün başında okunabilir; bu ses olayına ulama denir.
*Aruz kalıbına uydurmak için kısa heceyi uzun okumaya imale denir; imale aruz kusurudur. Usta şairlerde imale görülmez.
*Aruz kalıbına uydurmak için uzun heceyi kısa okumak da zihaftır ve bu da bir aruz kusurudur.
*Farsça tamlama eki olan "-i" ile "ve" anlamındaki "ü, vü" bağlacı vezin gereği uzun da kısa da olabilir.
Aruz Terimleri:
Takti (Kesme):
*Taktinin kelime anlamı kesme, parçalama; aruz ölçüsünde bir dizeyi ölçünün cüzlerine göre ayırma anlamına gelmektedir.
*Aruz ölçüsünde, dizelerin, durak yerlerini belirtecek biçimde kesik kesik okunmasıdır.
Örnek:
Bin at lı / a kın lar da / ço cuk lar gi / bi şen dik
Bin at lı / o gün dev gi / bi bir or du / yu yen dik
_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _
Mef û lü / me fâ î lü / me fâ î lü / fe û lün
Vasl (Ulama):
*Ünsüzle biten bir sözcüğün ünsüzünü, ondan sonra gelen ve ünlüyle başlayan bir sözcüğün ilk hecesine bağlama (bitişik okuma) işlemine vasl (ulama) denir.
*Vasıl veya ulama, kapalı bir hecenin vezin gereği açılması gerektiği durumlarda uygulanan bir işlemdir.
*Ulama, ölçüde yan yana iki açık hece gerektiği veya kapalı hecenin açılması lazım geldiği zaman yapılır.
Örnek:
Sön me den yur / du mu n üs tün / de tü ten en / so n o cak
Fâ i lâ tün / Fe i lâ tün / Fe i lâ tün / Fe i lün
Yukarıdaki dizede “yurdumun” sözcüğünün sonundaki “n” ünsüzü, “üstünde” sözcüğün ilk hecesine bağlanarak ulama yapılmış, aruz kalıbı bozulmamıştır.
İmale (Uzatma):
*Aruz ölçüsünde imale, kısa olan bir hecenin uzatılmasıdır.
*Çekme, uzatma anlamlarına gelir.
*Kısa bir heceyi, ölçü gereği, uzun yapmaya (uzatarak okumaya) imâle denir.
*Aruz ölçüsü, Arap diline göre oluşan bir ölçüdür.
*Arapçada uzun ünlü çokça kullanılır.
*Türkçede ise uzun ünlü bulunmadığından divan şairlerimiz aruz ölçüsü gereklerine göre kısa ünlüleri uzun ünlü gibi göstermek zorunda kalmışlardır.
*Uzun okunan kısa hece, bu yöntemle kapalıya dönüştürülüp ölçü sağlanmış olur.
*İmale, bir aruz kusuru olmasına rağmen divan şairlerimiz kısa sesliyi uzun sesli olarak göstermeyi kusur olarak görmemişler, şiirlerinde sık sık imale yapmışlardır.
Örnek:
Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd eder ihsân
Niçin kılmaz bana dermân beni bîmâr sanmaz mı (Fuzuli)
. — — — / . — — — / . — — — / . — — —
Me fâ î lün / Me fâ î lün / Me fâ î lün / Me fâ î lün
(Kalın ve koyu heceler vezin gereği kapalı hece ve uzun sesli okunması gerekmiş ve imale yapılmıştır.)
Zihaf (kısma):
*Ölçü gereği Arapça ve Farsçadaki uzun hecenin kısaltılmasıdır.
*Uzun heceyi aruz kalıbına uydurmak için kısa okumaktır.
*Uzun ünlüleri kısa ünlü; medli heceleri de bir kapalı hece değerine düşürmektir.
*İmalenin tersidir.
*Aruz kusurlarındandır.
Kıl tefâhur kim senün hem var men tek âşıkun
Leyli‘nün Mecnûn’ı Şîrîn’ün eger Ferhâd’ı var. (Fuzulî)
Beytin ikinci mısraındaki “Leylî” Arapça bir sözcüktür ve aruza göre değeri iki kapalı hece (- -)dir. Kelimenin beytin vezniyle uyumlu hâle gelebilmesi için ikinci hecenin açık olması gerekir. Bu nedenle Leylî’nin ikinci hecesindeki “î” sesi vezin gereği kısaltılarak “i”değerine düşürülmüş; bu işlem sonucunda kelimenin aruza göre ses değeri bir kapalı bir açık hece (- .) olmuştur.
Med:
*Uzun hecenin ölçü gereği bir buçuk hece değerinde okunmasıdır.
*İki uzun hece arasında bir kısa hece bulunması gerektiğinde mede başvurulur.
*İmale ve zihafın aruz kusuru sayılmasına karşılık med, bir sanat olarak kabul edilir.
Tutsaydım o rûh gitmeseydi >> rûh bir buçuk alınır
Tut say dı / mo rû h git / me sey di
Mef û lü me fâ i lün fe û lün
— — . / . — . — / . — —
c- SERBEST ÖLÇÜ:
*Hece, aruz gibi herhangi bir ölçüye bağlı kalınmayan ölçüdür.
*Hecelerin açık veya kapalı olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna göre yazmasıdır.
*Serbest ölçü, Türk şiirinde 1940'lardan sonra Orhan Veli Kanık (Garip Akımı) ile yaygınlaşmaya başlamıştır.
*Günümüzde yazılan şiirlerin çoğu serbest ölçüde yazılmaktadır.
*Bu ölçüde ahenk; söyleyiş, ses akışı ve özenli sözcük seçimi ile sağlanır.
EDEBİYATA GİRİŞ
METİN TÜRLERİ
>DÜZYAZI TÜRLERİ
>SÖZLÜ ANLATIM TÜRLERİ
>TİYATRO
>GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU
ŞİİR (COŞKU-HEYECAN DİLE GETİREN METİN)
>ŞİİRDE AHENK (SES VE RİTİM)
>SÖZ SANATLARI
- SÖZ SANATLARI
- MECAZ / MECAZ-I MÜRSEL / TEŞBİH
- İSTİARE / KİNAYE / TEŞHİS
- İNTAK / TARİZ / SEHL-İ MÜMTENİ
- TEZAT / TEVRİYE / MÜBALAĞA
- HÜSN-İ TALİL / TENASÜP / TECAHÜL-İ ARİF
- İSTİFHAM / TERDİT / TELMİH
- LEFF Ü NEŞR / TEDRİC / TEKRİR
- RÜCU / İRSAL-I MESEL / İHAM
- CİNAS / SECİ / İŞTİKAK
- AKİS / AKROSTİŞ / LEBDEĞMEZ
- ALİTERASYON / NİDA / KAT' (KESME)
- ANONİM HALK BİÇİMLERİ
- MANİ
- TÜRKÜ
- NİNNİ
- AĞIT
- AŞIK EDEBİYATI BİÇİMLERİ
- KOŞMA
- SEMAİ
- VARSAĞI
- DESTAN
- TEKKE (TASAVVUF)BİÇİMLERİ
- İLAHİ
- NEFES
- NUTUK
- DEVRİYE
- ŞATHİYE
- DEME